Yoğun programınız gereği işten sonra bir de kurstan kursa koşmak istemiyor olabilirsiniz ya da bakmanız gereken küçük bir çocuğunuz olduğu için evden uzun süreli ayrılamıyor olabilirsiniz. Bu gibi nedenler sizi İngilizceden uzak tutmasın. Fırsat bulduğunuz her 15 dakika ya da yarım saatte İngilizce konuşma pratiği yapabilir, evde olmayı avantaja çevirebilirsiniz. İşte evde rahatlıkla uygulayabileceğiniz ve sizi hem kariyerinizde hem kişisel gelişiminizde yukarı taşıyacak 4 yöntem.

Öncelikle belirtmeliyiz ki her yetenek kendisini ne kadar pratik ederseniz o kadar gelişir. Dilleri genelde dört yeteneğe ayırıyoruz; okuma, yazma, dinleme ve konuşma. Ne kadar çok okursanız o kadar iyi okursunuz. Sürekli okuma yapmanın konuşma yeteneğine katkısı çok azdır. O yüzden olabildiğince konuşmamız lazım. Peki nasıl?

Kendinize bir “speaking partner” bulun

Özellikle zorlandığımız aktiviteleri başkalarıyla yapınca biraz daha kolaylaşır işimiz. Her sabah tek başınıza koşmaya çıkmaktansa bir arkadaşla beraber çıkmak daha kolaydır. O nedenle İngilizce konuşma pratiği yapmak için kendinize bir konuşma partneri bulmalısınız. Bu arkadaşınız da sizin gibi İngilizcesini geliştirmeye hevesli olmalı ve mümkünse İngilizcesi sizden “bir tık” iyi olmalı. Çünkü araştırmalar gösteriyor ki, aynı seviyede iki kişinin yaptığı pratiğin iki tarafa da pek bir faydası olmuyor. Ayrıca İngilizceyi sizden iyi bilen biri sizin hatalarınızı da düzeltebilir. Eğer hazırlık sınıfı öğrencisiyseniz bu bir nebze daha kolay, çünkü işi gücü İngilizce olan bir sınıf dolusu insanla birliktesiniz. Çalışıyorsanız iş yerinden birini bulabilirsiniz belki. Bu arkadaşınızla mümkün olduğunca hiç Türkçe konuşmayın. Böylece günlük konuşmalarda epey yol aldığınızı göreceksiniz. Gün içinde o arkadaşınıza bir şey söylemek istediğinizde “bunu İngilizce nasıl ifade ederim” diye düşünürken bulacaksınız kendinizi. Bu harika bir alıştırma olacaktır sizin için.

Evde olması gereken kişilerse arkadaşlarıyla yüzyüze görüşmekten çok mesajlaşıyor olabilirler, siz de mesajları İngilizce yazın. Eğer çoğu insan gibiyseniz mesajlarda daha rahat olacaksınız ve dolayısıyla kullandığınız İngilizce de daha iyi olacak. Her ne kadar size çok katkı sağlayacak olsa da konuşmanın yerini tamamiyle alamayacaktır. Yukarıda dediğimiz gibi her yetenek kendisini ne kadar pratik ederseniz o kadar gelişir. Mesajlaşmak da en çok İngilizce yazma becerinizi geliştirecektir. İmkanınız varsa Skype’la bağlanın, hiç olmadı telefon edin.

İlk maddeyi bitirmeden önce şunu hatırlatmakta fayda var; bu tekniği aile üyeleriyle denemeyin. Neden olduğunu anlayanlar olmuştur. Aile bireyleriyle aramızda farklı bir samimiyet olduğundan, onların birbirine bir şey öğretmesi zordur. Direksiyon dersi verme çabaları akla ilk gelenlerden. 🙂 İngilizce konuşmada da zaten baştan çekingen olduğumuz için kolayca dalga geçen bir abi veya abla İngilizceye küsmenize neden olabilir.

Sesli okuyun

Belki de basit olduğu için çok göz ardı ediliyor bu yöntem ama çok etkili. Bir şeyleri Türkçe sesli okumak bile çok şey kazandırır bize. Diksiyonumuzu geliştirir, kelimeleri daha düzgün ve tam telaffuz ederiz. Konsantrasyonumuzu ve hafızamızı güçlendiririz. Ama konumuz İngilizce olduğu için bizim önerimiz İngilizce sesli okumanız. Neyi mi? Eğer günlük rutininizde işte veya okulda okumanız gereken makaleler, raporlar, haberler varsa onları. Yoksa ilgi alanınıza göre bloglar, kitaplar, dergiler olabilir. Peki neye yarayacak? Öncelikle İngilizcede de telaffuzunuz gelişecek, hem de çok hızlı ve çok fazla. Hangi kelimeleri söylemekte güçlük çektiğinizi ancak onları söylemeye çalıştığınızda fark edersiniz.

Barış Özcan’ın “hepimizin ihtiyaç duyduğu bir yetenek” adlı videosunda da bahsettiği gibi, sesle, gözle ve kulakla aktif olarak katılım, öğrenilen bilginin akılda bir öz-referans oluşturup diğer bilgilerden farklılaşmasını sağlıyor. Yapım etkisi, yani bir şeyler üretiyor olmanın sağladığı etki, insan hafızasında önemli bir rol oynuyor. Böylece bilgiler, ileride daha iyi hatırlanabilecek olan uzun süreli hafızaya kaydediliyor.

Ayrıca her dilin sesletim özellikleri farklı olduğu için yüzümüzdeki ve ağzımızdaki kaslar anadilimizde olmayan belli sesleri çıkarmaya alışık değildir. Sesli okuma bu kasları da güçlendirecektir. Bunun için ayna tekniği de öneriliyor. Sesli okumanın gücünden biraz daha faydalanmak isterseniz sesinizi kaydetmenizi öneririz. Okumaya başlamadan önce telefonunuzun ses kayıt uygulamasını açıp okuduklarınızı kaydedebilir, daha sonra bunları dinleyebilirsiniz. Okurken nerelerde zorlandığınızı fark edemeseniz bile ses kaydında yakalayabilir, bir sonrakinde düzeltmeye çalışabilirsiniz.

Anadili İngilizce olan hocalardan destek alın

2018’de yaşamanın avantajlarından biri hepimizin evinde bir bilgisayar ya da akıllı telefonla birlikte bir internet bağlantısının olması. Bu bize 10 yıl önce bile mümkün olmayan fırsatlar sağlıyor. Örneğin Cambly ile evinizin rahatlığında anadili İngilizce olan hocalardan ders alabilirsiniz, hem de yüzyüze ders almaya göre çok daha uygun maliyetle.

İster haftanın belli bir günü ve saati için ders rezervasyonu yapın, ister fırsat bulduğunuz ilk anda online eğitmenlerden birine bağlanın. Madde 1’de dediğimiz gibi hoca sizden iyi İngilizce bildiği için hatalarınızı düzeltecek ve gittikçe daha iyi İngilizce konuşuyor olacaksınız. Ayrıca söylemekte veya anlamakta güçlük çektiğiniz bir şey olursa uygulama içindeki chat bölümünü kullanarak direk mesaj atabilirsiniz, tek tıkla cümleleri kendi dilinize çevirebilirsiniz.

Yaptığınız görüşmelerin video kayıtları sizin hesabınızda tutulduğu için dersten sonra izleyebilir, hocanızın not aldığı düzeltilmesi gereken yerleri de görebilirsiniz. Madde 3’te anlattıklarımızı çok daha kolay ve etkili biçimde yapıyor olacaksınız yani.

Repeat after me

Çoğu zaman okuldaki İngilizce derslerinin alay konusu olan öğretmenden sonra tekrar etme aslında çok etkili bir yöntemdir. Netflix’ten ya da YouTube’dan bir video açıp, konuşulan cümleyi dikkatlice söyleyip ardından tekrar etmek size çok şey katacaktır. Burada dikkat edeceğiniz nokta ise şu olmalı; cümleyi dinledikten sonra kendiniz gibi söylemeyin, dinlediğiniz kişi gibi söyleyin. Dinlediğiniz kişinin telaffuzuna, tonlamasına, vurgularına, sesini nerede alçaltıp nerede yükselttiğine hatta mimiklerine ve beden diline dikkat edin. Aynısını yapmaya çalışın. Böylece İngilizce konuşmada istediğiniz noktaya ulaşabileceksiniz. Bu pratiği de güçlendirmek isterseniz ikinci maddedeki gibi kayıt yapın. Ama bu sefer video kaydı. Telefonunuzu kurun ve pratik yapmaya başlayın. Kaydettiğiniz videoyu izlerken karşılaştırma imkanı bulacaksınız. Tekrar ettiğiniz kişi gibi söyleyebilmiş misiniz? Hangi kısımları çalışmanız lazım? Cevaplar sizde…