İngilizce öğrenmek, lezzetli bir dilim kek gibidir. Onu ilk gördüğünüzde, harika görünür. Çok lezzetli görünen şekerlemelerle kaplıdır. Tatlı kokusu odanızı doldurup ağzınızı sulandırır.

Ama zaman geçtikçe, keke olan hisleriniz değişir.

Uzun süre başında oturduktan sonra şekerlemeler erimeye başlar. Tatlı koku kaybolur ve kek kurur.

Artık etkileyici olmaktan çıkmıştır. Artık pastayı yemekten heyecan duymazsınız.

Dahası bir süre sonra, pastayı yemek isteyip istemediğinizi bile düşünmeye başlarsınız.

Tıpkı bu dilim kek gibi, İngilizce öğrenmek de bazen bayatlamış bir tatlı gibi hissettirebilir. Şevkinizi kaybedebilirsiniz ve dil öğrenme işi iyice sıkıcı olmaya başlar.

Eğer yukarıda anlatılanlar seni yansıtıyorsa hiç endişelenme! Bu hepimizin başına gelir ve kolayca düzeltilebilecek bir şeydir.

Kendinizi ifade etmek için daha yaratıcı teknikler keşfetmek, İngilizce becerilerinizi aktif olarak geliştirirken, öğrenmenizi yeniden heyecanlandırmanın harika bir yoludur.

İngilizce’ye olan ilginizi artıracak ve okuma, yazma ve anlama becerilerinizi bir sonraki seviyeye taşıyacak dört dil geliştirme tekniğine sahibiz.

1. Sürekli ‘good’ veya ‘nice’ deyip durmayı bırakın, İngilizcenizi güçlendirmek için eş anlamlı kelimeler kullanın.

İş yerinde harika bir gün geçirdiniz. Herkes sunumunuzu sevdi ve patronunuz size sonunda bir zam yaptı. Günün sonunda nasıl hissettiğinizi sorsaydım, ne derdiniz?

Cevabınız “Kendimi iyi hissediyorum”, “Kendimi çok mutlu hissediyorum”, “Çok mutluyum” veya “Ben harikayım”.

Peki doğru cevap hangisi?

Hepsi!

Nasıl ki buradaki her cümle aynı şeyi ifade ediyorsa, İngilizcede de eş anlamlıları kullanabilirsiniz.

İngilizce kelime dağarcığınızı geliştirmek için eş anlamlı kelimeleri öğrenmek kesinlikle elzemdir. Kendinizi daha çeşitli ve ilginç şekillerde ifade etmenize olanak sağlar. Eşanlamlılar aynı zamanda, anadili İngilizce olanlar ile olan iletişiminizi güçlendirir. Çünkü anadili İngilizce olanlar konuşurken veya yazarken aynı kelimeleri tekrar etmek yerine genellikle eş anlamlıları kullanırlar.

Burada dikkat etmeniz gereken bir nokta şu : Her eş anlamlı kelime söylemek istediğiniz aynı manayı vermeyebilir. Bazen hayat kurtarırken bazen de anlamı bozabilirler.

Örneğin, 

Commute ve travel kelimelerini ele alalım. Eğer işe gidiyorsanız, aşağıdaki her iki kelime de şu anlama gelir : İşe gitmek için otobüs kullanırım.

  • I commute to work by bus.
  • I travel to work by bus.

Fakat eğer plaja gidecekseniz,

  • I travel to the beach by bus. ✅ doğru
  • I commute to beach by bus. ❌ yanlış bir ifade olacaktır.

Çünkü commute sadece iş ile ev arasındaki seyahati anlatmak için kullanılır.

Tabi bu konuda endişelenecek bir şey yok, yeni eş anlamlıları denemek ve doğru kullanımlarını bulmak da eğlencenin bir parçası. Aynı zamanda tam olarak nerede kullanıldığını bilmeseniz bile eşanlamlıları kullanmaktan korkmayın, sonuçta çoğu durumda ne söylemek istediğiniz anlaşılacaktır. Ve kullandıkça doğru bağlamı öğrenmeniz kolaylaşacaktır.

İngilizce Eş Anlamlı Kelimeleri Nasıl Çalışmalıyım?

Bu alıştırmayı evde günlük rutininizin bir parçası olarak yapmanız mümkün:

Evinizde, dışarıdaki manzaraya bakan bir pencereye post-it notları yapıştırın. Her gün önünden geçtiğiniz pencereyi seçtiğinizden emin olun. Camdan sürekli havanın durumuna bakın ve post-it’lere hava durumunu tanımlayan kelimeler yazın. Daha sonra bu kelimeleri gruplandırın.

Örneğin, iyi hava koşullarını açıklayan kelimeler için bir post-it notu ve kötü hava koşullarını açıklayan kelimeler için farklı bir not. Her gün uygun post-it notunda hava durumunu tanımlayan yeni bir kelime ekleyin.

Hava durumu için bir yığın eş anlamlı kelimeye sahip olduğunuzda aynı aktiviteyi evin etrafındaki diğer nesnelerle ve temalarla tamamlamaya devam edin.

Uyarı: Her gün bir yeni kelime yazmanız bile yeterli olacaktır, çok fazla kelime yazmak hatırlamanızı zorlaştırır, bu noktada dikkatli olun!

2. Herşeyi olumsuzluk eki olan ‘not’ ile ifade etmeyi bırakın, kelimelerin zıt anlamlılarını kullanmayı deneyin.

Bir şeyin karşıtını tanımlamak için olumsuzluk eki ‘not’ı çok sık mı kullanıyorsunuz? Mesela: not hot, not small, not bad derken mi buluyorsun kendinizi?

Neden bunların yerine cold, big ya da good demeyesiniz ki?

Zıt anlamlılar, durumların farklı özelliklerini vurgular. Nesneleri, eylemleri ve duyguları karşılaştırırlar. Soğuk değil demek ile sıcak demek kesinlikle aynı anlamda değildir. Her zaman “not” kelimesine güvenmek yerine, daha net konuşmak için zıt anlamlılara başvurmak daha doğru olabilir.

Oldukça basit görünüyor değil mi? Eh, çoğu zaman. Bununla birlikte, belirli kelimeler için biraz karmaşık da olabilir.

Zıt anlamlılar da ikiye ayrılır: İlk grup, bir çift olarak görülen zıtlıkları içerir. “aydınlık” ve “karanlık” gibi kelimeler birbirinin tam karşıtlarıdır.

Diğer grup ise tam tersi anlaşılmayan kelimeleri içerir. Örneğin, “bunalmış” kelimesinin kesin bir zıtlığı yoktur. “Rahat” veya “sakin” gibi kullanabileceğiniz birkaç karşıtlık var, ama açık bir zıt çifti oluşturacak tek bir kelime yoktur. 

Bu yüzden, zıt anlamlıların bazen öznel olabileceğini (kişisel görüşe göre) hatırlamak önemlidir. Eş anlamlılarla birlikte, mümkün olduğunca bunları kullanmaya çalışalım, başlarda biraz zorlansak da pes etmek yok.

Zıt Anlamlıları Nasıl Çalışmalıyız?

Bir zıt anlam ağacı çizmek, bu kelime çiftlerini daha unutulmaz kılmak için harika bir yoldur.

Bir parça kâğıda, birkaç olası zıt anlama sahip olabilecek bir kelime yazın. Ana kelimeden ayrılabilen üç zıt dal çizin ve beyin fırtınası yapın. Yeni bir şeyler duyduğunuzda bu kelime ağacınızı sürekli geliştirin.

Bir oyun gibi buna arkadaşlarınızı bile dahil edebilirsiniz! Bir kişi aklından bir kelime seçer ve daha sonra gruba iki veya üç zıt kelimeyi söyler. Seçilen kelimeyi tahmin eden ilk kişi kazanır.

Uyarı: Eş anlamlıları ve zıtlıkları birlikte öğrenmemeye çalışın, çünkü bu çok kafa karıştırıcı olabilir! 

3. Benzetmeleri kullanın: “Su gibi aziz ol!”

Birinin kurt gibi acıktığını, kuğu gibi narin olduğunu duymuşsunuzdur.

Bu durumda konuşmacı anlamı güçlendirmek için benzetmelere başvurmuş demektir.

Benzetmeleri kullanmak, daha akıcı konuşmanızı ve kendinizi daha rahat ifade etmenizi sağlayacaktır. Özellikle ana dili İngilizce olan bir yerde yaşayacaksanız ve sürekli ana dili İngilizce olan kişilerle muhattap olacaksanız, çok işinize yarayacaktır. Bir de yazma yeteneklerinizi kolayca geliştirmenize yardım edecektir.

Birkaç tanesi paylaşalım isterseniz:

  • Light as a feather: Tüy gibi hafif
  • Eating like a pig: Tıka basa yemek
  • Hot as the sun: Güneş gibi sıcak
  • Clear as a day: Gün gibi açık

Benzetmelere Nasıl Çalışmalyız?

Gün içinde yaptığınız benzetmelere dikkat edin ve onların İngilizcelerini bulmaya çalışın.

Ya da yaratıcı yazarlık örneği olarak kendi benzetmelerinizi de oluşturabilirsiniz. Mesela öyle sıcak ki … boşluğu doldurun, öyle sıcak ki lav gibi, öyle sıcak ki ateş gibi.

Arkadaşlarınızla yarışın ve en doğru benzetmeyi bulmaya çalışın.

4. İngilizcenizi canlandırın. Kelimelere insani özellikler yükleyin.

Örneğin, yemek konuşur mu? Konuşmaz değil mi? Oysa yemek o kadar güzel ki konuşuyor resmen derseniz, yemeğin harika olduğunu kastetmiş olursunuz.

Kişileştirme cansız nesnelere canlı özellikler yüklemektir, bu da o kelimeleri daha kolay ezberlemenizi sağlayacaktır. Hem eğlenceli hem öğretici, denemeye değmez mi?

Kişiselleştirmeye Nasıl Çalışmalıyız?

İngilizce şarkılarda öylesine kişiselleştirmeler kullanılıyor ki, duyunca ağzınız açık kalır. 🙂

Aynı zamanda arkadaşlarınıza bir objeyi kişiselleştirerek anlatmaya çalışın, onlar da tahmin etsinler.

Sonuç:

İngilizcenizi geliştirmenin bu dört eğlenceli yolu ile, öğrenmenizin yavan ve sıkıcı olmasına asla izin vermeyeceksiniz. Bu dil teknikleri, konuşmalarınızı geliştirir anlamaya ve anlatmaya yardımcı olur.

Sadece güzel taze bir dilim kek gibi, öğrenmeyi dayanılmaz ve zevkli bir şey haline getirin!