Dil öğrenimi konusuna yardımcı olmak adına, her yıl onlarca belki de yüzlerce yeni yöntem geliştirilmekte. Bunların birçoğu birbirini destekler nitelikte olup ortak amaçları, dil öğrenmek isteyen herkes için bu süreci etkili ve hızlı bir hale getirmek. Tabi dünyanın ortak dili İngilizce olarak kabul edildiği için de çoğunlukla yöntemler İngilizce için geliştiriliyor. Peki başka bir dili daha hızlı öğrenmek hatta kendi kendinize öğrenmek mümkün mü sizce?
Bizce mümkün ve bunun adını da “Flower Method” koyduk. Evet bildiğimiz çiçek yöntemi 🙂 Tabi buna çiçek dememizin bir sebebi var elbette. Bunu ilk yaptığımızda çiçeğe benzetmiştik. Sizler bunu bir güneşe, ahtapota ya da farklı bir şeye benzetebilirsiniz. Önemli olan mantığını kavramamız. O zaman gelelim asıl soruya. Bu yöntemin nasıl bir mantığı var?
İngilizce Flower Method
Yukarıdaki videoda da kısaca bahsettiğimiz gibi merkeze bir “yarım” veya “tamamlanmamış” cümlecik koyuyoruz. Ardından bu yapının etrafına farklı kelimeler koyarak, hem çok sayıda cümle kuruyor hem de her defasında kurmuş olduğumuz yapının bir pratiğini yaparak bunu pekiştirmiş oluyoruz.
Şimdi şunu soracaksınız. “Hocam yukarıda tüm diller için uygulanabilir dediniz ama siz de İngilizce ile başlamışsınız, diğer diller için de örnekler verebilir misiniz?” Tabi ki verebilirim. Onun için sizlerle “Google Translate” üzerinden alacağım bazı ekran görüntüleri paylaşacağım. Bu ekran görüntülerinde yer alan ortak yapıları merkeze koyup fiillerimizi de bir çiçeğin yaprakları gibi etrafına dizeceğiz. O zaman örnek yapımız ile başlayalım. Örnek yapımız “I want to” olsun ve adım adım farklı diller için de ne demek istediğimizi gösterelim.
Almanca Flower Method
Şimdi de yukarıda gördüklerimizi gelin “flower” haline getirelim.
İspanyolca Flower Method
Şimdi de aynı yapı üzerinden, ana dili Almanca olan birinin İspanyolca öğrenmek istediğini düşünelim.
Biraz matematik biliyorsanız asıl yaptığımız işin bir ortak paranteze almak olduğunu çoktan anlamışsnızdır diye düşünüyorum. Gelin şimdi yukardakileri de görsel hale getirelim.
Şimdi de gelin bir adım daha ileri gidelim ve alfabesi bize yabancı olabilecek iki dil seçelim. Örneğimiz şu şekilde olsun bu kez, ana dili Rusça olan birisi Arapça öğrenmek istesin. Tabi burada da şunu sorabilirsiniz “Hocam biz iki dilin de alfabesini bilmiyoruz nasıl anlayacağız ne yazdığını?” İşin sırrı bölümüne geçiyoruz o zaman 🙂
Rusça Flower Method
Yukarıdaki iki dile baktığımızda aslında bir mantık işlemi yaptık ve ” Я хочу ( ya haçu ) ve أريد أن ( uriidu en ) kısımları birbirlerini karşılık geldiğini bulduk. Bunu yaptıktan sonra ise geriye bu yapıları çiçeğimizin ortasına koyup, yapraklar kısmında yer alan kelimeleri çalışmak.
Yukarıdaki gördüğünüz tüm örneklerde görmenizi istediğimiz şey şuydu aslında. Her hangi bir dili çalışırken gramer yerine kalıplara odaklanırsanız bu sizde daha hızlı bir ilerleme sağlayacaktır. Aranızda bu dillerden bazılarını bilenler , “bazı fiil çekimleri bu dilde farklı” , “bu erkek veya kadına göre değişiyor” veya “buradaki zaman eki böyle ama şu durumda değişiyor” diyebilir. Çok haklısınız işte tam da bu yüzden kalıplar üzerinden gidip ortak paranteze alabileceğimiz ve birbirini karşılayan yapıları tercih ediyoruz.
Flower Method Nasıl Ortaya Çıktı?
Peki bunu yaparken neyi ilham aldık sizce? Aslında tam olarak kendimizi. Bir çocuğun bebeklikten itibaren dil öğrenim serüvenini gözlerinizin önüne getirin. Hiçbir gramer kuralı, fiil çekimi veya cümle öğesi bilmeden, hatalar yaparak deneyerek ve en önemlisi de belli bir frekans ve aralıkta duyduklarını taklit ederek konuşmaya başlıyor. İlkokula geldiğinde ise, çoğunlukla ilk altı aylık dönem içerisinde okuma ve yazma kısmını bitirmiş oluyor. Yani sağlam bir konuşma alt yapısı olan ve cümleler kurabilen bir çocuk, o kurduğu cümlelerin yazı olarak karşılıklarını hızlıca kavrayıp kendi anadilindeki tüm becerileri kazanmış oluyor.
Klasik yöntemlerde ise ilk olarak yazı ve gramer ile başlanarak doğal akışın tersine bir yol izlenir. Biz de bu nedenle klasik yöntemleri bir kenara koyup tamamiyle kişiyi konuşturmaya yönelik bu yöntem üzerinden öğrencilerimiz ile ilerliyoruz. Gramer ve dil içerisindeki detay kuralları yine kalıplar içerisinde ama sürekli cümle kurdurarak öğretiyor ve konuşmayı merkezden hiç ayırmıyoruz. Çünkü artık çevremizde “Anlıyorum ama konuşamıyorum” diyen hiç kimse kalmasın istiyoruz 🙂