Bu yazımızda be able to kullanımı konusuna odaklanacağız. Bu yapı cümleye -e bilmek, -a bilmek anlamı katar. Bununla birlikte, yapıdaki “be” “olmak” fiili sayesinde bu kalıbı pek çok zamanda(tense’de) kullanabiliyoruz.

Dolayısıyla, kullanmak istediğimiz zamana uygun olarak be fiilini çekimleyeceğiz. Böylece be able to kalıbını, hem geçmiş, hem geniş, hem de gelecek zamanda kullanabileceğiz. Örneğin: geniş ve şimdiki zamanda am/ is/ are able to, geçmiş zamanda was/ were able to, gelecek zamanda will be able to yapılarını kullanacağız. Bu sayede, bu kalıbı birden fazla zamanda kendimizi ifade ederken tercih edebileceğiz.

O halde, bu özet girişin ardından kalıbımızın yapısına bakalım!

Be Able To Kullanımı

Bu bölümde be able to kalıbının yapısına bakacağız. Böylece bu yapının kullanımını göreceksiniz. Eğer olumlu ve olumsuz cümleden bahsediyorsak, cümleye özne ile başlıyoruz. Ardından be fiilini özneye ve zamana göre çekimliyoruz. Devamında ise able to kısmını getiriyoruz. Dikkat ederseniz bu kısım sabit! Daha sonra ise yalın halde fiil getiriyoruz. Yine de bu kuralı bir formüle dökmemiz gerekirse;

Subject(Özne)+be+able+to -infinitive (mastar)
+Iamableto swim.
She isn’t / is notable to swim.
?Areyouable to swim?

be able to yapısının farklı zaman kiplerinde karşımıza çıkabileceğini unutmayalım! Örnekleyelim:

  • I was able to swim. / Yüzebiliyordum. (simple past tense)
  • I will be able to swim. / Yüzebileceğim. (future simple)
  • I had been able to swim. / Yüzebilmiştim. (past perfect tense)

Bununla birlikte, bu yapıyı should, may/ might gibi modal fiillerle de kullanabildiğimizi unutmayalım!

  • They might be able to visit us if they can finish their work early. / İşlerini erken bitirebilirlerse bizi ziyaret edebilirler.

İngilizce Be Able To Ne Anlama Gelir?

Bu yapı girişte de bahsettiğimiz gibi -e bilmek, -a bilmek anlamına gelir. Yeteneklerimizden veya yapabildiğimiz şeylerden bahsederken bu yapıyı kullanırız. Yapıdaki able ifadesi bir sıfattır ve yetenekli, becerikli, yapabilen anlamına gelir. Tıpkı can modal fiili gibi. Örneğin: I am able to drive cümlesini I can drive şeklinde de ifade edebiliriz. Çünkü her ikisinde de bir yetenekten bahsediyoruz. Dolayısıyla şöyle diyebiliriz, eğer bir yetenekten söz ediyorsak can ve could yerine be able to yapısını da kullanabiliriz. Fakat, can sadece geniş ve geçmiş zamanda karşımıza çıkar. Oysa, be able to kalıbını pek çok zamana uyarlayabiliriz. Hemen bir örnek cümleye bakalım:

  • I am able to start training next week thanks to the knee surgery I took 2 months ago. / 2 ay önce geçirdiğim diz ameliyatı sayesinde önümüzdeki hafta antrenmanlara başlayabiliyorum.
  • Although the metro arrived late, I was able to get to the meeting on time. / Metro geç gelse de toplantıya zamanında yetişebildim.

Can ile Farkı

Bu iki yapıyı çoğu zaman birbirinin yerine kullanabileceğimizi söyledik. Ancak, can ve be able to yapısı arasında anlam bakımından ufak bir fark var. Can ile zamanla kazandığımız, çalışarak edindiğimiz yeteneklerden bahsederiz. Buna karşın, be able to yapısını geçici bir yetenek ya da yetersizlikten bahsederken kullanırız. Kimi zamanda bir defaya mahsus durumlardan bahsederken be able to yapısına başvururuz.

  • Elsa can’t play guitar, she has never learned how. / Elsa gitar çalamıyor, çalmayı hiç öğrenmedi.
  • Elsa isn’t able to play guitar, her guitar is broken. / Elsa gitar çalamıyor, gitarı bozuk.

İlk cümlede Elsa bir süre çaba göstermiş. Ancak buna karşın gitar çalma yeteneğini kazanamamış. İkinci cümlede ise, Elsa’nın gitar çalamayışı geçici bir durum. Çünkü gitarı bozuk ve bu sebepten dolayı gitar çalamıyor.

Bu iki yapı arasındaki bir farka daha yer verelim. Şöyle ki, be able to yapısı can modal fiiline göre daha resmidir. Bu sebeple, resmi yazışmalarda can yerine be able to yapısını tercih etmemiz gerekir. Örnekleyelim:

  • I am very sorry but I am not able to give you his number. / Çok üzgünüm ama size onun numarasını veremem.

Bu cümleyi resmi biçimde kurmak istemezsek, şu şekilde kurabiliriz:

  • I cannot give you his number. / Size onun numarasını veremem.

Be Able To Yapısının Zamanlara Göre Çekimi

Bu yapıyı zaman kiplerine göre çekimleyebildiğimizden bahsetmiştik. Bu bölümde bunu bir tablo üzerinde göstermek istedik. Hazırsanız buyurun tablomuza bakalım!

Subject PronounsPresent SimplePresent ProgressivePast Simple
Iam able toam being able towas able to
youare able toare being able towere able to
he/ she/ itis able tois being able towas able to
weare able toare being able towere able to
youare able toare being able towere able to
theyare able toare being able towere able to
Subject PronounsPresent PerfectPast Perfect
Ihave been able tohad been able to
youhave been able tohad been able to
he/ she/ ithas been able tohad been able to
wehave been able tohad been able to
youhave been able tohad been able to
theyhave been able tohad been able to
Subject PronounsFuture SimpleFuture Perfect
Iwill be able towill have been able to
youwill be able towill have been able to
he/ she/ itwill be able towill have been able to
wewill be able towill have been able to
youwill be able towill have been able to
theywill be able towill have been able to

Şimdi de örneklerle konuyu pekiştirelim!

Olumlu Cümle Örnekleri

Be able to kullanımını, yapısını ele aldık. O halde konuyu pekiştirmek adına örnek cümlelerimize geçebiliriz. Önce, olumlu cümleleri görelim. Ardından olumsuz cümlelere de göz atarız.

  • Thanks to the medication that the doctor prescribed she is able to get to sleep within a half-hour. / Doktorun verdiği ilaçlar sayesinde yarım saat içinde uyuyabiliyor.
  • The airport is able to handle 2 million passengers per year. / Havalimanı yılda 2 milyon yolcuyu idare edebilmektedir.
  • I was able to answer all the questions in the exam. / Sınavdaki tüm soruları cevaplayabildim.
  • Marion was able to swim across the river. / Marion nehri yüzerek geçebildi.
  • I never imagined I’d be able to hold an exhibition in Paris. / Paris’te bir sergi açabileceğimi hiç hayal etmemiştim.
  • I’d love to be able to spend less time doing household chores. / Ev işlerine daha az zaman ayırabilmeyi çok isterim.
  • Before you can love others, you need to be able to love yourself. / Başkalarını sevebilmeniz için önce kendinizi sevebilmeniz gerekir.
  • I don’t need to sound like a native speaker, I just want to be able to speak French fluently. / Anadili gibi konuşmama gerek yok, sadece akıcı bir şekilde Fransızca konuşabilmek istiyorum.
  • Every human is able to learn new things at any age. / Her insan her yaşta yeni şeyler öğrenebilir.

Olumsuz Cümle Örnekleri

  • Rick owes Charlie a lot of money, but he probably won’t be able to pay it back. / Rick’in Charlie’ye çok borcu var ama muhtemelen geri ödeyemeyecek.
  • My mum wasn’t able to contact him by phone. / Annem ona telefonla ulaşamadı.
  • We won’t be able to arrive home in time because our car has broken down. / Arabamız bozulduğu için eve zamanında varamayacağız.
  • I wasn’t able to go to my own daughter’s birthday party. / Kendi kızımın doğum günü partisine gidemedim.
  • I’m afraid I won’t be able to help you tomorrow because I’m working late. / Korkarım yarın sana yardım edemeyeceğim çünkü geç saate kadar çalışıyorum.
  • The money that he saved to buy a car was stolen, so he isn’t able to buy a car. / Araba almak için biriktirdiği para çalındı, bu yüzden araba alamıyor.
  • Adele couldn’t attend the meeting on time and David left early. Therefore, she wasn’t able to meet him. / Adele toplantıya zamanında katılamadı ve David erken ayrıldı. Bu nedenle, Adele onunla tanışamadı.

Soru Cümleleri

  • Will she be able to catch the train? / Trene yetişebilecek mi?
  • Will she be able to come tomorrow? / Yarın gelebilecek mi?
  • Are you able to swim? / Yüzebiliyor musun?
  • Was he able to write a report? / Rapor yazabildi mi?

Be able to kullanımı konusuna yer verdiğimiz yazımız bu şekildeydi. Artık bu kalıbın yapısını ve kullanımını biliyorsunuz. Bununla birlikte verdiğimiz örneklerle konuyu pekiştirmiş olduğunuzu umut ediyoruz. Sağlıklı ve bol İngilizceli günler dileriz. 🍀