Bu yazımızda sizlere -ebilmek, -abilmek anlamı veren can / can’t konusunu aktaracağız. Yapı bakımından oldukça kolay bir konu. Fiili yalın halde kullanacağız. Anlam olarak ise -ebilmek, -abilmek anlamına gelen can, yetenek, olasılık, izin ve rica ifade ederken kullanılır. Tıpkı Türkçedeki gibi, değil mi? Türkçede de hem yetenek, hem de olasılık, rica ve istek cümleleri için -abilir, -ebilir yapısını kullanıyoruz. Çok güzel resim yapabilir derken kullandığımız -ebilir = yetenek, Bugün yağmur yağabilir cümlesindeki -abilir = olasılık, Bu akşam arkadaşımda kalabilir miyim? cümlesindeki -abilir = izin, Ödevimi yapmama yardım edebilir misin? cümlesindeki -ebilir = rica anlamlarına gelmektedir. 

Gördüğünüz gibi hangi anlamda kullanırsak kullanalım yapı değişmiyor. Türkçede de İngilizcede de durum aynı.

Örneklerimizle bu yapının saydığımız anlamlarda nasıl kullanıldığına bakalım:

ability / yetenek → I can swim. / Yüzebilirim.

possibility / olasılık → It can rain tomorrow. / Yarın yağmur yağabilir.

permission / izin → Can I sit here? / Buraya oturabilir miyim?

request / rica → Can you help me, please? / Bana yardım edebilir misin, lütfen?

Burada olasılık bildirmesi için can yerine may, ricada bulunurken de could kullanabilirdik ve aynı anlamı elde edebilirdik. Bu yapılara modals diyoruz. Modal fiillerin her biri farklı anlamı ifade etmek için kullanılır, bazısı da tıpkı can gibi birçok anlamı karşılayabilmektedir. Bugün sadece can konusunu ele alacağız, ilerleyen yazılarımızda ise diğer modal fiilleri yazarız.

Can’in kullanım yerlerini gördüğümüze göre yapısına bakalım:

Öznemiz ne olursa olsun hemen ardından can modal fiilini getiriyoruz, devamında gelen fiilimiz yalın halde kullanılıyor. Özne ne olursa olsun fiilde asla değişiklik olmuyor ve can modal fiili de kişiye göre değişiklik göstermiyor. Özne ne olursan olsun yardımcı fiil olarak ele alacağımız can, can olarak kalıyor. Biliyorsunuz geçmiş zamanda cümle kurarken fiilin ikinci halini kullanıyoruz, dolayısıyla fiil değişikliğe uğramış oluyor, geniş zamanda cümle kurarken ise özneye göre fiile -s, -es, -ies takıları gibi ekler getirerek fiilde değişiklik yapıyorduk. Modal fiillerde ise böyle birşey yapmamıza gerek kalmıyor, size de daha kolay gibi gelmedi mi 🙂 

(+) Subject + can + V1 + Object

I can speak English. → Ben İngilizce konuşabilirim.

You can play football. → Futbol oynayabilirsin.

Owls can fly. → Baykuşlar uçabilir.

She can sing very well. → O çok iyi şarkı söyleyebilir.

Bir de olumsuz ve soru cümlelerine bakalım:

(-) Negative Form

They cannot play the piano. → Onlar piyano çalamaz.

She can’t speak French. → O Fransızca konuşamaz.

He can’t drive a car. → O araba süremez.

İlk örneğimizdeki can ve not ın birleşik yazılıp cannot şeklinde oluşunu görmüşsünüzdür. Normalde olumsuz cümle yaparken olumsuzluk eki olan not ı ayrı yazarız do not, does not yapılarında olduğu gibi. Ancak can modal fiilini uzun haliyle olumsuz yapmak istediğinizde cannot şeklinde yazmanız daha doğru olacaktır. Dilerseniz not olumsuzluk ekini ayrı da can not şeklinde yazabilirsiniz ama cannot şeklinde yazmanız daha doğru olacaktır, bu kullanım daha yaygındır ve akademik dilde doğru kabul edilen kullanımı cannot dır. Dilerseniz can, cannot ve can’t farkını detaylı bir şekilde ele aldığımız yazımızı okuyabilirsiniz. Daha aydınlatıcı olup kafanızda soru işareti bırakmayacağını düşünüyoruz.

Şimdi gelelim soru cümlelerimize:

(?) Question Form

Bildiğiniz gibi soru cümlelerinde yardımcı fiilimizi cümlenin başına getiriyoruz. Böylece soru cümlesi elde etmiş oluyoruz. Dolayısıyla can ile soru yapmak istediğimizde de yardımcı fiilimiz olan can cümle başına gelecek.

Can I go to the party, please? → Partiye gidebilir miyim, lütfen?

Can we dance? → Dans edebilir miyiz?

What can we do on Saturday? → Cumartesi ne yapabiliriz?

Can modal fiilini gayri resmi durumlarda kullanırız. Daha samimi olduğumuz, arkadaşlarımız, aile bireylerimizden ricada bulunurken tercih edeceğimiz bir modal fiildir can. Daha resmi durumlarda kullanacağımız modal fiillere ise ileriki yazılarımızda yer vereceğiz. 

Birkaç örnekle konuyu pekiştirelim:

Örnekler:

  • I can’t help you today. I’m really busy. → Sana bugün yardım edemem. Çok meşgulüm.
  • We can’t hear you. The music is so loud. → Seni duyamıyoruz. Müziğin sesi çok yüksek.
  • Eagles can see very far distances. → Kartallar çok uzak mesafeleri görebilirler.
  • Can wood float on the water? → Tahta suyun yüzeyinde batmadan yüzebilir mi?
  • Can’t you keep a secret? My dad knows everything. → Sır tutamaz mısın? Babam her şeyi biliyor.

‘Can / Can’t’ yazımız bu şekildeydi. Yazımızın sonuna sizin için bir sürpriz şarkı ekledik. İngilizce, 4. sınıf müfredatına yeni koyulmaya başlandığında televizyonda Ozmo ile İngilizce diye bir program vardı ve bizim neslin İngilizce sever çocukları bu program sayesinde dile karşı farkındalık kazanmıştı. I Can You Can What Can You Do şarkısı da benim en sevdiklerimdendi. Sayenizde biz de nostalji yapmış olduk, umarız siz de can ile ilgili olan bu şarkıyı seversiniz ve İngilizce yolculuğunuza biraz da olsa eğlence katmış oluruz.

Can / Can’t konusu ile ilgili anlayamadığınız herhangi bir nokta varsa, yorumlara yazmanız yeterli olacaktır. Yorumlara bıraktığınız soruları yanıtlayarak konuyu daha iyi kavramanıza katkıda bulunmaktan mutluluk duyarız. Herkese iyi çalışmalar diliyoruz.