İngilizcenizi geliştirmenin pek çok yolu var. Bunlardan biri de: İngilizce film izlemek. Bu yazımızda sizlerle İngilizcenizi geliştirecek filmlerden 10 tanesini paylaşacağız. Filmler, hem göze hem de kulağa hitap ettiği için birçok duyumuz birden çalışır. Böylece, dinlediğimiz cümlelerin ağızdan nasıl çıktığını da görürüz. Aynı zamanda oyuncuların hareketlerinden, jest ve mimiklerinden İngilizce cümlelerin anlamını da anlayabiliriz. Dolayısıyla, filmdeki cümlelerin içindeki kelimelerin hepsini bilmemiz gerekmez. Yine de, bazı filmleri izlerken yolumuzu kaybetmiş gibi hissedebiliriz. Bu gayet normal ama bir o kadar da can sıkıcı! Çünkü kimi İngilizce filmin dili, daha ileri seviyeden kelimelerden oluşan cümleler içerebiliyor.
Sonuç olarak, bilmediğimiz kelimelerin çok olduğu filmleri izlemek istemeyebiliriz. Bu sebeple, yazımızda İngilizceyi geliştirecek filmleri önerirken bir seviye sıralaması yapmak istedik. Film önerilerimizi B1, B2 ve C1 şeklinde seviyelere uygun olarak yapacağız. Neyse ki, artık Netflix, Ororo TV gibi platformlarda çift dilli altyazı açabiliyoruz. İngilizcenizi geliştirirken bu platformlardan etkili bir biçimde faydalanmak için Netflix ile İngilizce Öğrenmek ve Ororo TV Nedir? Nasıl Kullanılır? yazılarımıza göz atabilirsiniz.
Filmi İngilizce izlemenin bir güzel yanı da, ders kitaplarındaki kalıpların dışına çıkmak. Filmlerde duyduğumuz dil, hayatın içinden. Dolayısıyla, İngilizce film izlerken İngilizce deyimleri, İngilizce atasözlerini ve İngilizce küfürlerini de öğreniyorsunuz. Bununla da kalmayıp gündelik hayatta çokça işittiğimiz bu yapıları öğrenerek İngilizce kelime dağarcığınızı geliştiriyorsunuz. Filmlerde oyuncular, insanlar İngilizce öğrensin diye yavaş ya da açık konuşmaz. Doğal bir akışta, hatta kimi zaman farklı aksanlarla konuşurlar. Bu sebeple, İngilizce filmler sayesinde daha pratik ve işimize daha çok yarayacak ifadeler öğreniriz.
Ayrıca, İngilizce filmler sayesinde kültüre dair bir şeyler de öğreniriz. Düğün ya da cenaze kültürlerini, evlerinin ve komşuculuk ilişkilerinin nasıl olduğunu filmlerde bizzat görebiliriz.
Peki İngilizce film izlerken nelere dikkat etmem gerekir diye merak ediyorsanız, bu konuda size yardımcı olacak nefis bir yazımız var. İngilizce film izlerken nelere dikkat etmeliyiz başlığı altında verdiğimiz ipuçlarına göz atabilirsiniz.
Dinlememizi kuvvetlendiren, telaffuzumuza yardımcı olan ve kelime dağarcığımızı zenginleştiren filmler, İngilizce öğrenmek için harika bir araçtır. Hadi o zaman, mısırlarınızı hazırladıysanız, sizin için seviyelere uygun olarak ayırdığımız 10 İngilizce film önerimize birlikte bakalım!
B1 Seviyesi için İngilizce Film Önerileri
1. The Terminal / Terminal (2004)
Başrollerde: Tom Hanks |Catherine Zeta-Jones |Chi McBride.
Filmin Hikayesi: Victor Navorski (Tom Hanks) havaalanındayken ülkesindeki devlet yönetiminin çöktüğünü öğreniyor. Hükümet çöktüğü için Victor’un belgeleri artık geçersiz. Bu sebeple, Victor’un savaşta olan ülkesinin durumu yatışana kadar havalanında kalması gerekir. Havaalanını adeta eve dönüştürür ve oradakilerle arkadaşlık kurar.
Bu filmin İngilizcenizi geliştirmeye katkısı: Filmde, artık havaalanında yaşamak zorunda kalan Victor’un hem hayatta kalma hem de iletişim kurma çabasını görüyoruz. Victor, insanlarla iletişim kurabilmek ve onlara derdini anlatabilmek için havaalanında İngilizce öğrenmeye başlıyor. Bu sebeple, ana karakterimizin İngilizce öğrenmek için kısıtlı imkanlarla neler yaptığına, İngilizce öğrenmek için hangi yöntemleri denediğine şahit oluyoruz. Yani, ana karakter de tıpkı bizim gibi İngilizce öğrenmeye ve İngilizcesini geliştirmeye çalışıyor. Bu sebeple, Victor karakterinde kendinizi bulabilirsiniz.
Filmde pek çok ilginç ve faydalı ifade var. Bunlardan çoğunu, havaalanında karşımıza çıkabilecek sorunları halletmek için kullanabiliriz. Bir kaç örnek verelim:
- pot of gold at the end of the rainbow: tüm umutlarını, hayallerini gerçekleştirmek anlamına gelen bu deyimi, çabadan sonra gelen zaferi ifade etmek için kullanabilirsiniz.
- plead your case for asylum: sığınma talebinde bulunun! anlamına gelir.
- back-to-back flights: peş peşe uçuşlar anlamına gelen bu ifadeyi havalanında duymanız ve kullanmanız olası.
- get something straight: bir şeyi doğru anlamak anlamına gelen bu ifadeyi pek çok yerde kullanabilirsiniz.
- root for someone: birine arka çıkmak, birini cesaretlendirmek anlamına gelir.
- unclaimed items from lost and found: kayıp ve bulunanlardan sahiplenilmemiş eşyalar ifadesini havalanında duyabilirsiniz.
Uzun lafın kısası, havalanına dair kelime bilginizi güçlendirmek isterseniz, bu filmi mutlaka İngilizce altyazılı olarak izleyin!
2. Charlie and the Chocolate Factory / Charlie’nin Çikolata Fabrikası (2005)
Başrollerde: Johnny Depp |Freddie Highmore |David Kelly.
Filmin Hikayesi: Willy Wonka (Johnny Depp) bir çikolata fabrikasının sahibidir ve fabrikasına 5 çocuğu almaya karar verir. Bu sebeple de 5 ayrı çikolatanın içine altın bilet yerleştirir ve tam bir kargaşa yaşanır. Beşinci bilet Charlie Bucket adında çok özel bir çocuğa gider. Charlie, dedesiyle birlikte gelmiş geçmiş en harika fabrikayı denetlemek için diğer çocuklara katılır. Artık onları tuhaf bir serüven beklemektedir.
Bu filmin İngilizcenizi geliştirmeye katkısı: Bir dilde yazılmış edebi içerikleri tüketmek oldukça önemli. Bu film, bir kitaptan uyarlama. Hem de dünyanın en önemli çocuk kitapları yazarı İngiliz Roald Dahl’ın aynı isimdeki kitabından. Dolayısıyla, filmi izlediğiniz zaman kitaba dair de bir fikriniz olacak.
Filmin anlatıcısı oldukça açık bir dil kullanıyor. Bu sebeple, filmin hikayesini kaçırmadan takip edebilirisiniz. Bir de, filmde çeşitli aksanları duyuyoruz. Charlie ve ailesi İngiliz İngilizcesi konuşurken, Willy Wonka Amerikan İngilizcesiyle, şanslı çocuklardan biri Alman aksanıyla konuşuyor. Bu da çeşitli aksanları duyarak kulak dolgunluğu kazanmamızı sağlıyor.
Filmde okul kitaplarında bulamayacağınız türden ifadeler var. Bununla birlikte, kelime oyunlarına da sıkça yer verilmiş. Filmde:
- It’s toasty here: Burası çok sıcak
- Take it to the bank: Bana inanabilirsin!
- Scaredy-cat: Ödlek, korkak
- Put your finger on something: Tam ne olduğunu çıkaramamak
- Rotten egg: Bozuk karakterli
gibi deyimleri duyuyorsunuz.
3. The Hunger Games / Açlık Oyunları (2012)
Başrollerde: Jennifer Lawrence |Josh Hutcherson |Liam Hemsworth.
Filmin Hikayesi: Film distopik bir gelecekte geçiyor. Filmde Panem adında bir ülke var. Bu ülke, 12 bölgeden oluşuyor. Her yıl piyango sistemiyle her bölgeden iki genç yarışmacı seçiliyor. Bu yarışmacılar “Açlık Oyunları” nda yaşadıkları bölgeyi temsil ediyor. 16 yaşındaki Katniss’in küçük kız kardeşi Prim, 12. Bölgenin kadın temsilcisi olarak seçiliyor. Ancak Katniss, kardeşinin yerine oyunlara katılmak üzere gönüllü oluyor. Biz de kahramanızın kimi zaman eğlenceli, kimi zaman ise gerilim dolu macerasına eşlik ediyoruz.
Bu filmin İngilizcenizi geliştirmeye katkısı: Aksiyon dolu bir film olduğu için bilmediğiniz ifadeleri hareketlerden anlayabiliyorsunuz. Bilim kurgu tarzında bir film olmasına rağmen dili oldukça açık.
Bu filmde net Amerikan aksanı duyuyoruz. Dolayısıyla eğer Amerikan İngilizcesine sahip olmak istiyorsanız, bu filmi ve filmin serisini izleyebilirsiniz. Filmde Jennifer Lawrence’ın temiz Kuzey Amerika aksanını işitiyoruz. Bu sebeple söylenenleri rahatça anlayabiliriz. Film, aksiyon dolu için karakterler daha açık ve yavaş konuşuyorlar, bu sayede de olay örgüsünü kaçırmıyorsunuz.
B2 Seviyesi için İngilizce Film Önerileri
4. Enola Holmes (2020)
Başrollerde: Millie Bobby Brown |Henry Cavill |Sam Claflin
Filmin Hikayesi: Sherlock Holmes’un kız kardeşi Enola ile tanışıyoruz bu filmde. Enola 16. yaş gününü kutlamak üzere uyandığı sabah, annesinin ortadan kaybolduğunu ve ardında garip hediyeler bıraktığını fark ediyor. Annesi neden ya da nereye gittiğine dair geride hiç bir not bırakmıyor. Özgür bir çocukluk yaşamış olan Enola, kendini kardeşleri Sherlock (Henry Cavill) ve Mycroft’un (Sam Claflin) bakımı altında buluveriyor, ikisi de onu “uygun” bir bitirme okuluna göndermeye karar veriyor. Ancak, Enola kardeşlerinin isteklerine uymayı kabul etmiyor ve Londra’daki annesini aramak için kaçıyor.
Bu filmin İngilizcenizi geliştirmeye katkısı: Hepimizin tanıdığı meşhur dedektif Sherlock Holmes karakterini İngiliz yazar Sir Arthur Conan Doyle yaratmıştır. Dolayısıyla, bu film ile İngiliz edebiyatından besleniyoruz. Filmde kullanılan dil, olaylar 1800’lü yıllarda geçtiği için biraz resmi gelebilir. Bununla birlikte, dizideki karakterler hızlı konuşuyor. Böylece farklı hızda konuşan insanlara aşina oluyoruz.
5. Frozen / Karlar Ülkesi (2013)
Başrollerde: Kristen Bell |Idina Menzel |Jonathan Groff.
Filmin Hikayesi: Filmde Anna ve Elsa adında iki kız kardeş görüyoruz. Elsa’nın küçük yaşlardan itibaren kontrol edemediği bir gücü var: dokunduğu her şeyi buza çevirip donduruyor. Elsa, kraliyet tacını giyeceği gün işler karışıyor. Yine gücünü kontrol edemeyip tüm ülkesine sonsuz kışı getiriyor. Bunun üzerine Elsa, yaptığından pişman olup insanlardan uzakta, kendine buzdan bir şato yapıyor. Ve orada yaşamaya başlıyor. Kızkardeşi Anna ise, hem kışı sonlandırması hem de çok sevdiği ablasına kavuşmak için heyecan dolu bir maceraya atılıyor.
Bu filmin İngilizcenizi geliştirmeye katkısı: Animasyon deyip geçmeyin. Bu filmlerde inanılmaz ifadeler öğreniyorsunuz. Karlar ülkesi filmi müzikal tarzında olduğu için dinleme becerimizi geliştirmemizi sağlıyor. Filmi izledikten sonra siz de:
- come of age: reşit olmak
- get out of hand: çığrından çıkmak
- call it a night: paydos etmek
- be no match for somebody: dengi olmamak
gibi ifadeleri konuşurken kullandığınızı göreceksiniz. Bu harika değil mi!
6. Ratatouille / Aşçı Fare – Ratatuy (2007)
Başrollerde: Brad Garrett |Lou Romano |Patton Oswald.
Filmin Hikayesi: Fareden aşçı mı olurmuş diyorsanız, bir kez daha düşünün diyoruz! Bu filmde Remy adındaki bir fare, ailesinin itirazlarına rağmen hiç de hoş karşılanmayacağı bir mesleğe, aşçılığa gönül veriyor. Biz de onun bir Fransız şefi olma hayalindeki yolculuğunu izliyoruz.
Bu filmin İngilizcenizi geliştirmeye katkısı: Olaylar Paris’te geçtiği için sıkça Fransız aksanlı bir İngilizce duyuyoruz. Böylece farklı aksanlara aşina oluyoruz. Bu filmle, İngilizce’deki mutfakla ilgili kelimelerle ve ifadelerle haşır neşir oluyorsunuz.
Filmde şu ifadeleri sıkça duyacaksınız:
- toy with something: bir şeylerin üzerine düşünmek
- dispute the facts: gerçekleri çarpıtmak
- hang by a thread: tehlike altında olmak
- be new to the game: bir şeyde yeni olmak
- against all odds: her şeye rağmen
7. The Devil Wears Prada / Şeytan Marka Giyer (2006)
Başrollerde: Anne Hathaway |Meryl Streep |Adrian Grenier
Filmin Hikayesi: Gazetecilikten yeni mezun olmuş Andrea Sachs, Runway moda dergisinin acımasız ve mükemmeliyetçi yöneticisi Miranda Priestly’nin ikinci asistanı olarak işe girer. Aslında Andrea’nın hayali, başarılı bir gazeteci olmaktır. Bu sebeple, yeni girdiği bu işi geçici olarak düşünmektedir. Birinci asistan Andrea’ya patronlarının tercihleri hakkında tavsiyeler verir. Bunun üzerine, Andrea giyiminden tutumuna büyük bir değişikliğe gider. Bu da, özel hayatını, aile ve arkadaş hayatını etkiler.
Bu filmin İngilizcenizi geliştirmeye katkısı: İş hayatına dair bir fikir sahibi olmamıza olanak tanıyan bir film. Yaptığımız seçimlerin hayatımızı nasıl değiştirdiğini gözler önüne seriyor. Diyalogların çoğunu anlayabilirsiniz. Tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi, karakterlerin bazısı çok hızlı konuşurken bazısı daha yavaş konuşuyor. Biraz zorlayıcı gelebilir ama günlük yaşantımızda da durum aynısı, değil mi!
Bu filmde de harika ifade kalıpları ve deyimler var. Onlardan bir kaçına yer verelim istedik:
- the chopping block: (mecazen) tıkanma noktası
- ring off the hook: (telefon) acı acı çalmak
- go up in smoke: tamamıyla yanmak, yok olmak
- own up to something: (yaptığı bir şeyi) kabul etmek, üstlenmek
- have big shoes to fill: söz konusu işi yüksek standartlarda yapan kendinden önceki çalışanın seviyesine ulaşabilmek için çok sıkı çalışmak
C1 Seviyesi için İngilizce Film Önerileri
8. Klaus / Sihirli Plan – Klaus (2019)
Başrollerde: Jason Schwartzman |J.K. Simmons |Rashida Jones
Filmin Hikayesi: Jesper, postacılık okulunun en başarısız öğrencisidir ve Kuzey Kutup Dairesi’nin üzerinde kalan donmuş ada Smeerensburg’a postacı olarak görevlendirilir. Tam postacılıktan vazgeçip dönmeye koyulacağı vakit, Alva öğretmenle tanışır. Böylece gitme kararından döner ve oyuncakçı Klaus ile tanışır.
Bu filmin İngilizcenizi geliştirmeye katkısı: Noel geleneklerine dair fikir veren oldukça eğlenceli bir film. Kültüre aşina olmak için izlemelisiniz. Bununla birlikte, yine tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi farklı hızda, tonlarda konuşan karakterler var. Bu da bizi gerçek hayatta duyabileceğimiz İngilizce konuşmalara hazırlıyor.
Ana karakterimiz Jesper, oldukça geveze. Bu sebeple belki onun konuşmaları sizin için biraz zorlayıcı olabilir. Bu animasyonda da enfes ifade biçimleri var. Onlardan bir kaçına bakalım:
- connect the dots: (iki durum arasında) bağlantı kurmak
- take a wild guess: kafadan atmak
- sworn enemy: can düşmanı, baş düşman
- weasel out of something: yan çizmek
9. Mona Lisa Smile / Mona Lisa Gülüşü (2003)
Başrollerde: Julia Roberts |Kirsten Dunst |Julia Stiles
Filmin Hikayesi: Katherine Ann Watson oldukça modern ve özgürlükçü bir düşünceye sahip sanat tarihi öğretmenidir. Wellesley Üniversitesi’nde hocalık yapmayı kabul eder. 1950’lerde bölge, oldukça tutucu ve gelenekselcidir. Profesör Katherine ise, öğrencilerini geleneksel rollerini sorgulamaya teşvik eder. Öğrencilerini yüreklendiri, onlarla bağ kurar ancak gelenekselci okul yönetimiyle görüşleri aynı yönde değildir. Yine de, bir sanat tarihi profesöründen daha ileriye giden Katherine, öğrencilerinin hayatına ışık tutmayı başarır.
Bu filmin İngilizcenizi geliştirmeye katkısı: Hayatınızı değiştiren öğretmenler oldu mu? Bu film, bir üniversitede geçtiği için sıklıkla akademik kelimeler duyuyoruz. Bununla birlikte, film boyunca resmi bir akademik dile maruz kalıyoruz. ancak merak etmeyin, bu dil hiç de sıkıcı değil! Filmde duyabileceğimiz ifadelerden bir iki örnek verelim:
- pride oneself on something: bir şeyden kıvanç duymak
- mind your p’s and q’s: söz ve hareketlerine dikkat et
- do something on a lark: şaka olsun diye bir şey yapmak
- keep somebody on their toes: birini yaptığı işe bütün enerjisini ve dikkatini vermeye zorlamak
10. Banking on Bitcoin / Bitcoin Belgeseli (2016)
Başrollerde: Wences Casares |Nathanial Popper |Nick Spanos
Filmin Hikayesi: Bitcoin, internetten sonra en yenilikçi icat olmuştur. Belgesel tarzındaki bu filmde, bu teknolojinin hayatımızı nasıl değiştireceğini ve bunu belirleyen oyuncuları görüyoruz.
Bu filmin İngilizcenizi geliştirmeye katkısı: Belgesel tarzındaki bu film, kısa kısa röportajlardan oluşuyor. Bu sebeple, çok çeşitli aksanları dinleyebiliyoruz. Finans dünyasına ilginiz varsa, bu belgeselle pek çok terimin İngilizcesini öğrenebilirsiniz. O terimlerden bir kaçını hemen anlamlarıyla birlikte sıralayalım:
- purchase ledger: alış defteri
- remittances: hasılat
- process payments: ödeme işlemleri
- validity of transaction: işlemin geçerliliği
- comply with regulations: yönetmeliğe uymak
- bend regulations: yönetmelik dışına çıkmak
- felony: ağır suç
- malware: kötü amaçlı yazılım
İngilizcenizi geliştirecek 10 film önerimiz bu şekildeydi. Umarız ki yazımız, İngilizce öğrenme yolculuğunuza ışık tutar. Listede şu filmler de olsa çok iyi olur dediğiniz İngilizce film varsa, lütfen yorumlarda bizimle paylaşın. Sağlıklı ve bol İngilizceli günler dileriz. 🍀