Yabancı dil öğrenmeyi mi düşünüyorsunuz? O zaman bu 10 madde bu yolculukta size yardımcı olabilir.
İnternette gördüğüm ve çok beğendiğim için çevirmeye karar verdiğim bu yazıyı umarım beğenirsiniz.
1. Gerçekçi, spesifik hedefler belirleyin
Başka bir dil öğrenmeye karar verdiniz. Şimdi ne olacak? Uzmanlara sorulduğunda ilk tavsiyeleri, kendinize sormak oluyor: Neye ve ne zaman ulaşmak istiyorsunuz? Rosetta Stone’un işletme ve eğitim başkan yardımcısı Donavan Whyte diyor ki, “Dil öğrenimi, birkaç ay içinde ulaşılabilecek küçük ve yönetilebilir hedeflere bölündüğünde en iyi sonuçlar elde edilmektedir. Bu çok daha motive edici ve gerçekçi. ”
Başlarken çılgınca iyimser hissediyor olabilirsiniz, ancak çabucak sular seller gibi konuşuyor olmayı hedeflemek belki de iyi bir fikir değildir. Verbmaps direktörü Phil McGowan, bu hedeflerin somut ve spesifik olmasını öneriyor: “Kendinize koyacağınız hedef, belki de sözlüğe bakmak zorunda kalmadan öğrendiğiniz dilde bir gazete makalesini okuyabilmek gibi bir hedef olabilir.”
2. Kendine neden öğrendiğini hatırlat
Kulağa bariz gelebilir, ancak bir dili neden öğrenmek istediğinizi tam olarak bilmek gerçekten önemlidir. Şu anda 13. dilini öğrenen bir dil öğretmeni olan Alex Rawlings, “Motivasyon genellikle, özellikle kendi kendine öğrenen öğrenciler arasında ilk zayıflayacak şeydir” diyor. Momentumu devam ettirmek için bir dili neden öğrendiğinizin 10 nedenini yazıp kullandığınız dosyanın önüne yapışmanız önerilir: “Kendinden şüphe duyduğum zamanlarda bunlara yöneliyorum.
3. Tam olarak ne öğrenmek istediğinize odaklanın
Genellikle bir dilin nasıl öğrenileceği hakkındaki tartışma, geleneksele karşı teknolojik yaklaşımlar arasındaki bir çekişmeye doğru gider. Linguisticator’ın direktörü Aaron Ralby için bu çekişmenin göz ardı ettiği bir şey var: “Sorun çevrimiçi veya çevrimdışı kaynak, uygulama veya kitap değil. Aksine, belirli bir amaç için dilin gerekli unsurlarını nasıl bir araya getirebiliriz, bunları kullanıcı dostu bir şekilde sunabilir ve öğrencilerin bu unsurları anlamaları için ne şekilde bir araç sağlayabiliriz?”
Belirli bir yöntem veya yaklaşımı kullanırken, stilin veya teknolojinin ötesini düşünün. “Sonuçta,” diyor, “öğrenme, ister bilgisayar ister kitap, ister önünüzdeki bir öğretmen olsun, dışarıda değil, içeride gerçekleşiyor. Beynimizde.”
4. Zevk için okuyun
Uzmanların çoğu için okuma, sadece ilerleme kaydetmek için değil, aynı zamanda öğrenmek için de en faydalı yollardan biriydi. Alex Rawlings, keyif için okumanın “günlük yaşamda bulamayacağınız her türlü kelimeye maruz bıraktığını ve aksi halde kafa bulandıran, karmaşık gramer yapılarını normalleştirdiğini açıklıyor. Yabancı dilde bitirdiğiniz ilk kitap, uzun süre hatırlayacağınız çok önemli bir başarı. ”
5. Kelime bilgisi bağlam içinde öğrenilir.
Kelime listelerini ezberlemek zor olabilir ve aynı zamanda olduk.a sıkıcı. Memrise’ın kurucu ortağı ve genel müdürü Ed Cooke, ilişkilendirmenin yeni kelimeleri elde tutmanın anahtarı olduğuna inanıyor: “Kelime haznesi oluşturmanın en önemli yolu, öğrendiğiniz listelerin kendi yaşadığınız durumlardan veya metinlerden gelmesini sağlamaktır, böylece içerik her zaman alakalı olur ve kişinin yaşantısına, deneyimine bağlanır.
6. Efsaneleri görmezden gelin: yaş sadece bir sayıdır
Tek dilli bir yetişkinsiniz: Fırsatı kaçırdınız mı? Ralby “Yaygın bir dil efsanesi, belirli bir yaştan sonra öğrenmenin daha zor olduğudur” diyor. Yetişkinler ve çocuklar farklı şekillerde öğrenebilirler, ancak bu sizin başka bir dil öğrenmenize ve kendinizi bu işe adamanıza engel olmamalıdır. “Diller aynı anda organik ve sistematiktir. Çocuklar olarak dilleri organik ve içgüdüsel olarak öğreniyoruz; yetişkinler olarak onları sistematik olarak öğrenebiliriz. ”
Eğer bir şansınız olduğuna hala ikna olmadıysanız Ralby, “İlk dil bilimcilerin onlarcasının diğer dilleri yetişkin yaşlarda ansiklopedik seviyelerde öğrenmesinden” ilham almanızı öneriyor.
7. Ana dilinize bir çeki düzen verin
İlk dilinizi konuşmak içgüdüsel olabilir, ancak bu o dili çok iyi anladığınız anlamına gelmeyebilir. Fluent Language Blog’un editörü Kerstin Hammes, kendi dilinizi anlayana kadar, ikinci bir dilde de çok iyi ilerleme kaydedemeyeceğinize inanıyor. “Sanırım ana dilinizi ve genel olarak dilin nasıl çalıştığını anlamak, kendinizi bir grup yabancı ifadeyle yüz göz etmeden önce çok önemlidir.”
8. Tercümenin önemini hafife almayın
Öğrenme sürecinin farklı aşamalarında farklı yaklaşımlar gerekli olabilir. Lancaster Üniversitesi’nde Almanca çalışmalarında kıdemli Öğretim Üyesi Rebecca Braun, belli bir yeterlilik seviyesine ulaştığınızda ve dili oldukça iyi kullanmaya başladığınızda seviyenizde yerinde sayma hissinin normal olduğunu söylüyor. “Tercüme” diyor, “dil öğrenen birisi olarak yerinde sayma sorununuzu aşmanıza yardımcı olmak için çok önemli bir alıştırma … Tercüme alıştırmaları öğrenciye ihtiyaç duyduğu seviyede yardımcı olabiliyor.”
9. Akıcılığa dikkat edin
Panellistlerin çoğu akıcılık kelimesine karşı temkinliydi. Hammes sadece akıcılığın ne olduğunu tanımlamanın zor olduğunu değil, aynı zamanda “bir amaç olarak hak ettiğinden çok daha büyük olduğunu savunuyor. Dil öğrenimi asla durmaz çünkü kültür öğrenmesi, kişisel gelişim ve sonsuz gelişme. Bu, öğrencilerin yanlış gittiği yer olduğuna inanıyorum ”.
10. Dilin konuşulduğu yere gidin
Herkes için bir seçenek olmayabilir, ancak Braun bize “dili öğrenmek ve öğrendiklerinizden doğrudan zevk almak konusunda ciddiyseniz, o dilin konuşulduğu yere gitmeniz gerektiğini” hatırlatıyor.
Yurtdışında seyahat etmek ve yaşamak, sınıfta öğrenmeyi tamamlayabilir: “Kitaplar ve fiil çizelgeleri, kendinizi evdeki dile maruz bırakmanızı sağlamanın en kolay yolu olabilir, ancak insanlar ve kültür, bulunduğunuz ülkeye ulaştığınızda daha önemli olacaktır.”
kaynak: https://www.theguardian.com/education/2014/oct/30/learning-another-language-ten-tips