Dil canlıdır ve zaman içerisinde insanla birlikte, insanın hayatına giren yenilikler ve değişiklikler çerçevesinde, o da birtakım değişikliklere ve yeniliklere uğrar. Dile yeni sözcükler eklenir, var olan kimi sözcüklerin anlamı değişirken kimi kelimeler yok olur. 

Bu sıralar tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs sebebiyle de dillere yeni kelimeler eklendi: COVID-19, social distancing, flatten the curve ifadeleri daha önce değindiğimiz ve şimdiye kadar sıkça duyduklarımız arasında yer alıyor. 

Bu kelimelerin üstüne yenileri de eklendi ve bu kelimeler sayesinde şu kaygılı ve korkulu olduğumuz dönemde hem gelişmelerden haberdar oluyor hem de güvende kalabiliyoruz. Her ne kadar bu dönemde kaygılarımız ağır bassa da, bizi korkutan şeylere biraz mizah katarak kendimizi rahatlatmaya çalışıyoruz. İşte bu yazımda koronavirüs sebebiyle doğan içine mizah katılmış, yeni kelimelere göz atacağız. Hadi o zaman coronapocalypse (corona apocalypse) ya da yine aynı anlamdaki coronageddon (corona armageddon) kelimeleriyle başlayalım.

Coronapocalypse

Coronapocalypse ve coronageddon kelimeleri, dünyanın sonunun korona virüsten olacağını ifade ediyor.

Bu kelime corona ve apocalypse kelimelerinden türetilmiş. Corona kelimesini artık çok iyi biliyoruz. Apocalypse kelimesi de kıyamet, dünyanın sonu anlamına geliyor. İki felaket kelimesinin evliliğinden coronapocalypse: korona virüs sebebiyle dünyanın son bulması anlamına gelen kelime doğdu ve Collins, Urban gibi sözlüklerde şimdiden yerini aldı. Kelimenin her zaman bir bağlam içinde daha iyi öğrenileceğine inandığımdan bir de örnek cümle ekleyeyim:

The coronapocalypse will end all of us. (Koronapokalip hepimizin sonu olacak.)

Rona

Genellikle the rona şeklinde kullanılıyor. Coronavirüs’ün kısaltılmış ve resmi olmayan kullanımıdır bu kelime. Coronavirüs kısaltılarak corona şeklinde kullanılıyor, daha da kısaltarak rona haline getirmişler. Biraz da işin içine mizah katarak ve virüsü kişiselleştirerek Miss Rona (Bayan Rona) ya da Aunt Rona (Rona teyze) şeklinde kullanımlara denk gelirseniz hiç şaşırmayın 🙂 İspanyolca metinlerde the rona kelimesinin la rona olarak ortaya çıktığını görüyoruz. 

Did you hear that Italy is shutdown because of rona?
(İtalya’nın rona yüzünden kapandığını duydun mu?)

Coronavirus yerine kullanılan, biraz da korkuyu azaltmak için seçilmiş “the rona”.

Cornteen

Quarantine kelimesinin bilinçli bir şekilde yanlış hecelenişiyle ortaya çıkan yeni bir kelime. Quarantine kelimesi çoğunlukla yanlış telaffuz edildiğinden ve salgın nedeniyle sıkıntıdan böyle bir kelime doğuvermiş. Ne de olsa COVID-19 hayatımıza girinceye kadar karantina kelimesini her gün bu kadar sık duymuyor ve telaffuz da etmiyorduk, değil mi? Kelimenin “corn” kısmı için  🌽 mısır emojisi kullanıp devamına “teen” kelimesini getiriyorlar. Kimi zaman da cinas yaparak “teen” kelimesini “teenager” (ergen) ile özleştirerek kullandıklarını görüyoruz. Bu yüzden de yeni türeyen bu cornteen kelimesi: corn and teen, corn of teen, corn in teen, corn teen olarak da karşımıza çıkıyor. Hemen örneklendirelim:

  • Wow, They Making Us Self Cornteen.
  • I may not be making babies during this corn teen but by god I’m thinkin’ about it.
  • I’ve been drunk almost everyday of corn and teen.
  • Really regret not getting my eyebrows done before corn of teen.
  • What y’all doing for the corn in teen?

Doom-scrolling

Hayatımız korona tehdidi altında olduğundan ve evimizden çıkamadığımızdan sürekli ekranlardan (telefonlardan, televizyonlardan, bilgisayarlardan) haber almaya çalışıyoruz ve gelişmeleri takip ediyoruz. İşte doom-scrolling kelimesi tam da bu anlama geliyor. Doom (kıyamet) ve scroll (ekranı kaydırmak) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen kelime, korona ile ilgili haberleri ve gelişmeleri ekranlardan takip etme ve gözünü korona haberlerinden alamama durumunda kullanılıyor.

Doom-scrolling ya da doomscrolling her iki yazım da doğru.

Kaydır, kaydır, kaydır sıkıldın ama bırakamıyorsun değil mi?

 I was up to 2 a.m. last night doom-scrolling about coronavirus news in my state.
(Dün gece mevkiimdeki koronavirüs haberlerini gezmekten sabah 2’ye kadar uyanık kaldım.)

Yine internette gezinmek için kullandığımız surf kelimesinin bu duruma uyarlanarak doomsurfing olarak kullanılışına da denk gelebiliriz. Haberlerin, sosyal medyadaki paylaşımların her ne kadar kötü olmasına ve bizi kötü yönde etkilemesine rağmen ekranı kaydırarak gezinme işine verilmiş bir sözcük doomsurfing. Hemen cümle içinde de görelim:

  • I’ve been doing a lot of this kind of doomsurfing recently.
  • Are you spending too much time looking for news about COVID-19? If you are doomsurfing, it may be time to take a step back and ask yourself what you really need to know.

Covidiot

COVID-19 ve idiot (geri zekalı) kelimelerinin buluşmasıyla oluşan ve sağlık, güvenlik kurallarına uymayan, yeni koronavirüsten korunma yöntemlerini hafife alan insanlar için uygun bir kelime. Türkçesine belki de koronaptalı diyebiliriz 🙂

Türkçesine koronaptalı desek nasıl olur?

Koronaptalının belirgin özellikleri: 

  • ellerini düzenli aralıklarla yıkamama, 
  • insanlarla biraraya gelip takılma, 
  • markette ve manavda tanımadığı insanların dibine sokulma, 
  • tuvalet kağıdı ve el dezenfektanlarını sadece kendini düşünerek evine yığma.

Size de tanıdık geldi mi? Umarım etrafınızda bunlardan pek yoktur. Cümlemizi görelim:

That covidiot is hugging everyone she sees.
(Şu koronaptalı, gördüğü herkese sarılıyor.)

Don’t be a covidiot by visiting the beach today! It’s super crowded.
(Bugün sahile gidip de koronaptalı olma! Sahil dehşet kalabalık.)

Moronavirus

Covidiot’ a benzer bir kelime. Kelime oyununun tam da merkezinde moron sözcüğünün olduğunu fark etmişsinizdir diye düşünüyorum. Moron da gerizekalı anlamına geliyor ve dilimize de yerleşmiş durumda zaten.

My roommate is being such a moronavirus. He went down to the beach with a huge group of friends.
(Oda arkadaşım tam bir moronavirüs. Kalabalık bir arkadaş grubuyla sahile gitti.)

Moronavirus sözcüğünü de karantina döneminde gerekli tedbirlere uymayan insanlar için kullanıyorlar.

Quarantini

Quarantini kelimesini daha önce duymuş muydunuz?

Koronavirüs nedeniyle evine kapanmış, karantina altındaki insanların evde içtikleri kokteyl için kullanılan argo bir terim.

Quarantininizi nasıl alırdınız?

Quarantine ve martini kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuş. Koronavirüs sebebiyle karantinadaki insanlar martinimsi içeceklerine C vitamini bazlı malzemeler ekleyerek böyle bir kokteyl oluşturmuşlar, adına da quarantini demişler. Karantinadayken evde içilen tüm alkollü içecekler de bu isimle anılabiliyormuş.

Frozen pizza in the oven? Paw Patrol queued up? Think it’s time for a quarantini.

Coronarita

Yine quarantini kelimesini çağrıştıran yeni bir sözcük. Bu defa ise martini yerine margarita kullanılınca yeni bir kokteyl ismi ortaya çıkmış. Bu tarz içeceklerden pek anlamadığım için biraz araştırdım ve margarita: tekila, limonata ya da limon suyuyla ve portakal aromalı bir likörle hazırlanan, genellikle de kenarları ıslatılıp tuza batırılmış kadeh içinde servis edilen bir kokteylmiş. 

Virtual happy hour

Virtual happy hour artık sanaldan gerçekleştirilen happy hour’ları ifade etmede kullanılıyor.

Karantinadan dolayı ofisler de evin içine sıkıştı. Çalışanların çoğu tüm işlerini ofis yerine evden yürütüyorlar, bu yüzden de Zoom, FaceTime, Google Hangouts ve benzeri diğer video konferans kanalları çokça kullanılır oldu. İşlerini tamamladıklarında, yoğun günün stresini yine bu saydığım video konferans veya chat kanalları yoluyla iş arkadaşlarıyla uzaktan happy hour gerçekleştirerek atmaya çalışıyorlar. Happy-hour tanımını açacak olursak; ücretsiz atıştırmalıkların olduğu, daha ucuza kokteyl satın alınabilen iş arkadaşlarıyla birlikte zaman geçirdiğiniz zaman dilimi. Genellikle haftanın son çalışma gününe doğru yapılır bu tarz etkinlikler, e şimdi herkes kendi evinden çalıştığından dolayı bu etkinliği uzaktan gerçekleştiriyorlar, tabi herkes kendi quarantini’sini ya da coronarita’sını alıp ekran karşısında vakit geçiriyor.

Bu kelimeye VHH olarak da rastlamak mümkün. 

She attended a VHH to reconnect with friends.
(Arkadaşlarıyla yeniden bağlantı kurmak için sanal happy hour a katıldı.)

Zoom-bombing

Zoom’da tam da toplantının ortasındayken yanınıza ev ahalisinden biri yaklaşıp toplantının tüm ciddiyetini bozdu mu? İşte bu duruma zoom-bombing adını vermişler.

Zoom ve benzeri video konferansları kullanırken dikkatli olmamız gerekir, arkanızdan birinin geçmesi, ekrana şapşik hareketler yapması sizi kötü duruma düşürebilir.

Davetsiz misafirler sanal konferansınıza dahil olarak her şeyi mahvedebilirler, işte bu duruma zoom-bombing adını vermişler. Tıpkı fotoğrafta sizin haberiniz olmadan arkanızdan uzanan kulaklar gibi burada da olaydan habersiz, toplantınızı gerçekleştirmeye çalışırken böyle bir duruma maruz kalabilirsiniz.

Mia got zoom bombed by her dad during class yesterday. 

Coronials

Ah korona döneminde doğan nesil, sizin de kelimeniz hazır: coronials!

Korona döneminde dünyaya gelen jenerasyon için kullanılan kelime, belki millennials tan çağrışım yapmıştır. Corona ve millennials kelimesi birleşip coronials kelimesi dile eklenmiş. Korona döneminde doğan bebeklere coronababies kelimesi kullanılırken, bu bebekler büyüyüp ergen olduklarında onlara quaranteens denilecek.

Covidorce

Covid + divorce (boşanma) = covidorce

Korona sürecinde doğumlar olur da ayrılıklar olmaz mı, oluyormuş!

Korona döneminde hepimiz zorunlu olarak evlere kapandık, işimize gidemiyor, arkadaşlarımızla buluşamıyoruz. Akşamları yüzünü görmek için özlemle beklediğimiz eşimiz hep evde ve bizimle birlikte 🙂 İşte tam da bu dönemde meydana gelen boşanmalara covidorce deniliyor. Mesela Çin’de eşler karantina altında kalınca dışarı çıkma yasağının kalktığı gün hemen boşanma davası açmak için avukatlarına koşmuşlar. Bu haberi duymuşsunuzdur. 

Family lawyers are going to be busy as a rise in Covidorces happen.

Zumping

Uzaktan toplantılar oluyorsa, uzaktan ayrılmalar da oluyor.

Tabii ki bu dönemde sadece eşler birbirinden şikayetçi olmuyor. Pandemi döneminde sevgililer de ilişkilerini gözden geçirip ilişkilerini sonlandırabiliyorlar. Bu kelime, dump ve Zoom sözcüklerinin bir araya gelmesiyle oluşmuş. Dump sevgiliyi terk etmek anlamına geliyor. Eğer korona döneminde sevgilinizi zoom (video konferans) yoluyla terk ediyorsanız zumping yapmış oluyorsunuz. 

I will plan on zumping my girlfriend today. 

COVID-10

Karantina döneminde sıkıntıdan herkes sürekli bir şeyler pişirip yiyorlar. Herkes aşçı oldu zaten, değil mi? Tabii pişirdiklerimizi yiyince de kilo almak kaçınılmaz oldu. İşte koronavirüs döneminde alınan kilolara COVID-10 demişler. Sıkıntıdan yiyip içerek İngiliz ağırlık birimiyle 10 lbs alınca (4,5 kg ya denk geliyor) COVID’in sonuna eklemişler 10’u. Böylece bizim 9 yuvarlanarak 0 a dönmüş.

Karantinada kilo almayan da ne bileyim 🙂

Hemen örneklendirelim: 

On a Zoom call to Mark, Anthea quickly realised he was experiencing Covid-10 as his cheeks were bloated, and his chin had virtually doubled. 

Junior had to ask Dad to stop eating all the tubs of ice cream on a daily basis, or he would become very chubby and catch a mild form of Covid-10.

Coronacation

Virüsten korkmadan ucuza bilet bulup yapılan tatilin de adı var: coronacation.

Vacation (tatil) kelimesi çağrışım yaptı mı size de? Korona döneminde ucuz uçak biletlerini ve otel fiyatlarını fırsat bilip yapılan tatile coronacation deniyor. 

Kevin took a coronacation to Italy because he’s an idiot and now he’s going to die.

Because of the coronavirus I can buy an airline ticket to Burkina Faso for $13 as a spring break coronacation.

Bakalım ilerleyen günlerde listemize yeni korona kelimeleri eklenecek mi? Ben en çok cornteen kelimesini sevdim, sizin en sevdiğiniz ya da ilginç bulduğunuz hangisi merak içindeyim.

Bununla birlikte pandemic ve epidemic, quarantine ve isolation, respiratory ve ventilators kelimeleri arasındaki önemli ayrımları iyice öğrendik. Hatırlayamadıklarınız varsa Mustafa hocamızın Korona Sözlüğü yazısına yeniden bir göz atabilirsiniz.