Merhaba! Bu yazımız iki kısımdan oluşacak. Önce başlıkta zikredilen iki dil sınavının ne olduklarına ve ne için gerek olduklarına dair hızlı bir bakış atacağız, daha sonra ise bu sınavlara hazırlık sürecimizi nasıl geliştirebileceğimiz üzerinde duracağız. Öyleyse başlayalım;
YDS ve YÖKDİL nedir, bu sınavlara neden girilir?
Bu yazının okuyucularının çoğu biliyor olsa da kısaca açıklayalım; YDS (Yabancı Dil Sınavı) ve YÖKDİL sınavları; çoğunlukla yüksek lisans yapmak, ya da daha farklı akademik mevkilerde yer almak sebepleriyle girilen dil seviyesi belirleme sınavları. Yökdil İngilizce, Almanca ve Arapça dillerinde, YDS ise bu dillere ek olarak onun üzerinde yabancı dilde yapılıyor. Üniversitelerin kriterleri değişebilse de çoğunlukla bu iki sınavın birinden yüksek lisans için minimum 40-45, doktora için 55, doçentlik içinse 65 puan almak, sözü geçen mevkilere başvurmak için ön şart sayılıyor.
Akademik çalışma yaptığınız alanınızda diğer adaylara kıyasla ne kadar çok bilginiz ya da çalışmanız olursa olsun, dil şartını yerine getirmeden akademide yer alabilmek bir kenara, başvurunuz dahi kabul edilmiyor. Burada, bunun bir haksızlık olmadığını belirtmek istiyorum. Zira akademi dediğimiz şey karşıt veya farklı fikirlere açık olmanız, bir konuya dair diğerlerinin ne söylediğini bilip analiz etmeniz gereken bir alan. Sadece ana dilinizle akademik faaliyet yapmanız çok zayıf kalacakken, İngilizceniz iyi seviyede olduğunda, bulunduğunuz yerin hakkını verme potansiyeliniz de artıyor aslında.
YDS ve YÖKDİL sınavlarının farkı nedir? İkisi de akademide geçerli mi?
Evet, her ikisi de akademi camiasında kabul gören sınavlar. Bildiğimiz gibi Yökdil daha geç yapılanmış olan, YDS’den daha geç bir dönemde getirilen bir sınav. Yökdil’in YDS’den farklarından biri, bu sınavın Fen Bilimleri, Sosyal Bilimler ve Sağlık Bilimleri olmak üzere üç ayrı alanda yapılıyor olması. Bu alanların içinden size/başvuracağınız akademik alana en yakın olanı seçip girebiliyorsunuz. Bu yüzden de sınava hazırlanırken çalıştığınız içerik, kendi alanınıza daha çok odaklanmış oluyor. Aslına bakarsanız YDS’de sorulan sorularda da, uzmanlarından başkasının bilemeyeceği tıbbi terimler gibi uç kelimeler veya okuma parçaları yer almıyor ya da nadiren yer alıyor. Diyebiliriz ki Yökdil’in yaptığı şey, size okuma parçalarının tamamını kendi alanınızla ilgili olarak soracağını vaat etmesi. Yalnız Yökdil’in de şöyle bir kusuru var: YDS puanınızla dil tazminatı alabilirken, Yökdil puanınızla alamıyorsunuz. Bu yüzden ikisi arasından YDS’yi tercih etmek isteyebilir ya da her ikisine de deneyebilirsiniz.
Yökdil YDS’den daha mı kolaydır?
İlk Yökdil’ler öyleydi. Ama gittikçe zorlaştırıldı, artık Yökdil de YDS ile hemen hemen aynı zorluk seviyesinde bir sınav olarak karşımıza çıkıyor.
Bu sınavlarla hangi beceri/ler ölçülür?
Her iki sınavda da en çok ölçülen becerimiz okuma-anlama becerimiz oluyor. Soru dağılımını incelediğimizde, doğrudan gramer bilgisi içeren soruların sayısı 10’u geçmeyecek kadar az. Ayrıca sınavlar sadece testten oluşuyor, İngilizce yazma, dinleme ve konuşma bilgi ya da becerilerimizi ölçen bir sınav değil.
Peki, akademi için gerekli olan puanları nasıl alabiliriz, bu sınavlara çalışma yöntemimiz nasıl olsun?
- İngilizce seviyenizi öğrenin: İngilizceye dair ne bildiğinizi ve ne bilmediğinizi baştan tespit etmek, vaktinizi hangi şeylere ayırmanız gerektiğini bilmenizi sağlar ve özellikle de sınav tarihi çok uzak değilse, bu bilgi zamanı verimli kullanmanızın ön şartıdır. Bunu Cambridge gibi güvenilir kaynakların çevrimiçi olarak sunduğu testlerle gerçekleştirebilirsiniz.
- Hedefiniz için gerekli olan puana karar verin: Yukarıda akademi için gerekli alt sınırları zikretmiştik, ama şunu biliyoruz ki başvurduğumuz üniversite ne kadar iyiyse, o minimum geçer puanlarla kabul almamız o kadar zorlaşıyor. Bu yüzden üniversitenin son senelerdeki alımlarında hangi dil puanının altında alım yapmadığını araştırıp kendinize buna göre bir hedef koymanız daha bilgece olacaktır.
- Deneme çözüp şu an alabildiğiniz puanı görün: Böylece hem hedeflediğiniz yere gelmek için ne kadar çalışmanız gerektiği ve ne kadar zamana ihtiyacınızın olduğunu kestirmeniz mümkün olur. Eğer bunu kendi başınıza tahmin edemiyorsanız, bu konuda tecrübeli bir kişiye ya da uzmana danışmak ve ona göre bir plan çizmek iyi olacaktır.
- (Bulunduğunuz seviyeye göre değişmekle beraber) Önce temel İngilizcenizi geliştirin, daha sonra akademik bir puan almak için yapılacak şeylere yoğunlaşın: Temel İngilizcenizi geliştirmek hem sizi doğrudan akademik metinlerle uğraştırmak yerine dile ısıtır, hem de bir dilin mantığını anlamak için birden üst metinlere geçmek sağlıklı bir yöntem olmasa gerek. Kendinizi disipline edebileceğinize güveniyorsanız kaynaklarınızı kendiniz edinip çalışabilirsiniz. Eğer kendi programınızı çizmek için yeterli yöntem bilginiz ya da vaktiniz yoksa 3-4 aylık YDS/YÖKDİL dil kurslarına giderek işin teknik kısmını öğrenebilirsiniz.
- Gireceğiniz dil sınavının; hep ertelediğiniz veya bir türlü iyice öğrenmeye vakit ayıramadığınız İngilizce öğrenimi hayalinizi gerçekleştirmek için bir fırsat olduğunu düşünebilirsiniz: Bunu daha önce gerçekten istemediyseniz, kendinizi bu dili öğrenmeye teşvik etmek için internette veya bu konuda size ilham olabilecek kişiler aracılığıyla İngilizce öğrenmenin neleri değiştirebileceğine dair biraz araştırma yapın. Bu işe ikna olmak için, bu işin içinize sinmesi için kendinize imkan ve zaman tanıyın.
- Düzenli olarak ve iyi metinler üzerinden okuma becerinizi geliştirin: Sadece “okumak”, nasıl okuması gerektiğini bilmediğimizde, metni doğru mu yanlış mı anlıyor olduğumuza, metinlerdeki kelimelerin farklı bağlamlarda nasıl farklı anlamlar kazandığına dikkat kesilmediğimiz sürece pek verimli olmayacaktır. “Nasıl bir okuma?” sorusunu ele aldığımız yazımıza şuradan ulaşabilirsiniz.
- Çalışmaya başlamanın başında çözdüğünüz denemeden ardından özellikle sınava bir-iki ay kala deneme çözümünü yoğunlaştırmak ve bu denemelerdeki hatalarımız üzerinde dikkatle durmak.
Son bir paragrafla özetleyecek olursak, YDS ve Yökdil sınavları, okuma anlama ve kelime bilgisi ağırlıklı olmakla beraber belli düzeyde gramer bilgisini ölçen dil sınavları. Eğer genel İngilizceniz ve özelde de readinginiz zaten iyiyse, aslında bu sınavlardan iyi puan almak için yapmanız gereken pek bir fazladan şey yok. Tabii ki örneğin paragraf çözümüne dair belli başlı yöntemlerden bahseden içeriklere göz atmak teknik açıdan sizi güçlendirecektir. Ama soruları doğru çözmenin aslında sırlı veya çok kestirme bir yolu yok. Sınavları başarmanın en şaşmaz yolu; sınavda sorulacak şeylere sınav odaklı olmaktan çok ilgi ve merakla, bir plan dahilinde devamlı olarak çalışmak. Hem, yukarıda da, neden bu sınavlara çalışmak zorundayım diye şikayetlenmek ve bunu bir yük olarak görmekten başka yolumuz da var demiştik: Bu dil sınavlarını sonunda İngilizceyi öğrenmek ve kullanabilir hale gelmek için hazır bir bahane, bir fırsat olarak görmek. 🙂 En iyi dileklerimizle, umarım sizin için de böyle olur ve sınavı beklediğinizin üzerinde bir puanı almış ve bu sırada dilinizi epey geliştirmiş olarak geçersiniz! 🙂