Bu yazıda anlamları birbirine yakın olsa da, bağlamlarda başka şekillerde karşımıza çıkan “say ve tell” fiillerinin anlam ve kullanım farklarını; çevrimiçi en güvenilir sözlükler arasında olan Cambridge ve Collins sözlüklerinden alınmış örnek cümlelerle birlikte öğrenip, farklara yakından bakacağız.
Yazıda, say ve tell konusunun öncesinde eş veya yakın anlamlı sözcüklerin kullanımına dair bir kısım da var. Eğer doğrudan sadece say ve tell kullanımlarının farkını merak ediyorsanız, bu kısmı atlayabilirsiniz.
Keyifli okuma, çalışma ve keşifler ☺️
Ön hazırlık: İngilizce’de eş ya da yakın anlamlı kelimeleri her zaman birbirinin yerine kullanabilir miyiz?
İlk ve ortaöğretim Türkçe derslerimizde kelime hazinemizi geliştirmek için eş ve zıt anlamlı kelimelerle bol vakit geçirdiğimizi, etkinlik ve ödevler hazırladığımızı birçoğunuz hatırlıyorsunuzdur. Ana dilimizde yaptığımızın aynısını, öğrendiğimiz dilde de yapıyoruz ve kendimizi az sayıda kelimeyle sınırlandırmamak için bir kelimeyi öğrenirken genellikle eş anlamlılarına da bakarız. Mesela her beğendiğimiz şey için “beautiful” veya “great” demek yerine, “fabulous” “wonderful” “fascinating” gibi sıfatlarla dili kullanışımız renklensin. Bu gayet güzel bir yöntem ve alışkanlık aslında. Yalnız dikkat etmemiz gereken bir şey var, kelimeleri Türkçe-İngilizce sözlükte verilmiş ilk anlamla doğrudan kullanmaya başladığımızda bu, dili doğal haliyle kullanmıyor olmamıza, yanlış ifadelere yol açabiliyor.
Önce Türkçe’den bir örnekle açıklayalım. Her ne kadar dilimizde “siyah” ve “kara” kelimeleri eş anlamlı olsa da, alışılmış olan kullanımın dışında birbirlerinin yerine kullanıldıklarında kulağımıza doğal ve hoş gelmeyen zamanlar olur. Örneğin “Kara gözlüm” daha alışılmış bir tamlama ve bir tür iltifatken, “siyah gözlüm” denilmesi tamlamayı iltifat olmaktan çıkarır, ifade yalnızca göz renginin yeşil, mavi veya kahverengi değil de, siyaha yakın koyu tonlarında olduğunu söyler hâle gelir. Aynen burada olduğu gibi, İngilizce’de de bazı sıfatlar, fiiller, kelimeler belirgin durumlarda kullanılır ve her ne kadar “eş anlamlı” kategorisinde görülseler de, hiçbir kelime bir diğeriyle yüzde yüz eş anlamı vermez. Hatta kimi durumlarda eş ya da yakın anlamlı kelimeleri birbiri yerine kullanmak, oldukça garip kaçabilir. Bu garip durumun ortaya çıkmasını engellemek istiyorsak, kelimeleri o dilin native speaker’ları tarafından kurulmuş cümle örnekleriyle beraber öğrenmek bize hatrı sayılır derecede yardımcı olacaktır.
Bu girişi yaptıktan sonra, şimdi gelin beraber başlıkta geçen fiillerin anlam, kullanım ve farklarına örnek cümleler eşliğinde bakalım. 🥳
Say ve Tell, Farkları ve Doğru Kullanımlarına Örnekler
Söylemek, demek anlamına gelen “say” ve yine Türkçe’ye demek, söylemek, anlatmak olarak çevirebileceğimiz “tell” kelimeleri, anlam olarak yakın iki düzensiz fiil. “Say”in iki ve üçüncü halleri “said”, “tell”inki ise “told” olarak gelir.
Bu iki fiilin anlamlarını ayırt etmek için “tell” fiilini “anlatmak” anlamıyla sınırlandırıp, “say” ise söylemek anlamına gelir demek ayrıştırıcı bir yöntem değil maalesef. Çünkü tell kelimesi de aynen say gibi çeviride söylemek anlamının verilmesine gayet uygun bir fiil.
- Say kullanımında söylenen şeyin “kime” söylendiğinin fiilin ardından zikredilme gerekliliği yoktur.
- Tell fiili ise kendisinin hemen ardından “kime” söylenildiğinin zikredilmesini gerektirir. ( İlk cümlede say kullanımından sonra kime söylendiği zikredilmemiş, ikinci cümlede ise told’dan sonra “them (onlara)” eklenmiş.)
Örneklerden çıkarım yapalım.
They asked if I was looking for work and I said yes. (İş arayıp aramadığımı sordular, ben de evet dedim.)
Cümleyi “tell” ile kurmak isteseydik şöyle kurardık:
They asked if I was looking for work and I told them “Yes, I do.” (İş arayıp aramadığımı sordular, ben de onlara “Evet, arıyorum” dedim.)
- Say daha çok doğrudan aktarımlar (direct reported speech) kullanılırken, tell ise dolaylı aktarımlar (indirect reported speech) için kullanılır ve anlam buna göre verilir.
And then she said to me, ‘I’m your cousin. We’ve never met before.’ (Daha sonra o bana “Ben senin kuzeninim. Daha önce hiç karşılaşmadık.” dedi.)
And then she told me, ‘I’m your cousin. We’ve never met before.’ (Daha sonra o bana, benim onun kuzenim olduğunu ve daha önce hiç karşılaşmadığımızı söyledi.)
- Say kullanımında aktarılan ifadenin kime söylendiği belirtilmek isteniyorsa, söylenilen kişi veya nesne öncesine “to” eklenir. Tell için buna gerek yoktur. To olmadan, doğrudan nesneyi söyleriz.
I told her why it had happened. (Ona neden böyle olduğunu anlattım.)
‘I’m in a hurry,’ he said to me. (Bana “acelem var” dedi.)
- Bir tavsiyeden bahsederken, say yerine tell kullanmayı tercih ederiz.
My doctor told me that jogging could add years to my life. (Doktorum, koşunun ömrümü uzatabileceğini söyledi.)
Cümle say ile kurulmuş olsa da büyük bir hata yapılmış olunmazdı ama İngilizce’de tavsiye içerikli cümleler daha çok tell ile kurulduğu için, böylesi daha düzgün bir kullanım oluyor.