Pekala sizce bu kelimeleri kullanmak neden bu kadar zor ki? İkisinin de birbirine benzer olması zorlanmamızın nedeni olabilir mi? Gerçekten de bu iki kelimenin birbirine çok yakın anlamı var ve çoğu dilde ikisinin yaptığı işi tek bir kelime ile ifade edebiliyoruz. Türkçe’deki ‘yapmak’ fiili gibi:biz kek yapmak için de ütü yapmak için de spor yapmak için de aynı fiili ‘yapmak’ fiilini kullanıyoruz mesela, öyle değil mi? İngilizcede öyle değil ama 🙂

Peki birbirine anlamca bu kadar yakın olan bu iki fiilin arasındaki fark ne? ‘make’ fiilini daha önce var olmayan bir şeyi yaparken: yani sıfırdan bir şeyi oluştururken, ‘do’ fiilini ise zaten var olan bir şeyi yaparken kullanırız; bir işi tamamlayıp yerine getirdiğimizde ‘do’ fiilini kullanmamız gerekir. Elbette dilde her zaman istisnalar vardır 🙁 Temel olarak farklarını örneklerle pekiştirdikten sonra istisnaları da ele alacağız.

Make ile Kullanılan Kalıplar

Tabloya bakacak olursak, sıfırdan oluşturarak yapabileceğimiz şeyler:

KalıpAnlamıÖrnek Cümle
make coffee / teakahve / çay yapmak Shall I make you one?
make an offerteklif yapmak – teklifte bulunmakI’d like to make you an offer.
make a suggestionöneride bulunmak Can I make a suggestion?
make promisesöz vermekOK, but only if you make a promise!
make a mistakehata yapmakI think I made a mistake.
make a complaintşikayette bulunmakI’d like to make a complaint.
make noisegürültü yapmakWho’s making that noise?
make discoverykeşif yapmakI’ve made a very important discovery.

İş hayatındaki çoğu şeyi ‘make’ ile ifade ederiz:

Örneğin;

– make profit / loss (kazanç elde etmek / zarara girmek)
Last month I made a loss but this month I want to make profit.

– make an investment (yatırım yapmak)
You can also make an investment into somebody else’s business.

Do ile Kullanılan Kalıplar

Şimdi de ‘do’ fiiline bir göz atalım. 

Başlarken de belirttiğimiz üzere ‘do’ yu zaten var olan ve tamamlayarak yerine getirdiğimiz görevleri ifade ederken kullanıyoruz.

Örnekler:

  • I do my homework every afternoon.
  •  Next week I have to do a test.
  • We did experiments at the lab. 
  • I have to do interviews for a new job.
  • Next September, I think I’ll do a language course.

Ev işleri de görevlerdir, bu yüzden ev işlerini ifade ederken de ‘do’ fiilini kullanacağız. Hemen örneklerle destekleyelim:

  • I hate doing the shopping.
  • It is alright for me to do the dishes but I hate doing the ironing.

Bir işte iyi ya da kötü olduğumuzu dile getirirken de ‘do’ fiilini kullanırız. Örneğimize bakalım:

  • I did badly in the final exam, so I have to do it again.

Elimizden gelenin en iyisini yaptığımızı söylerken de yine ‘do’ fiilini seçeriz:

  • Stay calm and do your best and remember do not leave everything until the last minute.

İstisnalar

Her ne kadar sevilmeseler de, dilde istisnalar her zaman var. Şimdi de istisnaları ele alalım o halde:

Daha önce para ve iş hayatı ile ilgili kelimeleri ‘make’ fiili ile ifade ederiz demiştik fakat “do business with somebody” deriz. 

  • I had pleasure doing business with you.

Ev işlerini de ‘do’ fiiliyle ifade ederiz demiştik ama yatağını düzeltmek için “make bed” deriz.

  • When I get up in the morning, I should make my bed

Saçımızı yapmak, makyaj yapmak cümlelerini de ‘do’ fiiliyle dile getiririz.

  • I do my hair. 
  • I do my make-up. 
  • She is doing her lipstick.

Bu yazımızda do ve make fiilini kullanırken bu iki fiilin ayrımını kolaylıkla yapmanıza yardımcı olmak istedik. Umarız ki konuya ışık tutabildik, bol İngilizceli günler hepinize. 🙂