Merhaba sevgili okur. Başlıkta bilerek “değerlendirebileceğin, işine yarayacak” demek yerine “sarılabileceğin” dedim, çünkü İngilizce’yi öğrenmek için sebep bulmak ve onu “değerlendirmeye almak”, çoğunlukla başarıya, hatırı sayılır bir ilerlemeye götürecek kadar yeterli olmuyor.

Sebeplerimiz varsa, onları değerlendirmekten daha fazlasını yapmamız, o sebeplere sıkı sıkı tutunmamız gerekiyor ki, dili öğrenmeye ilk heves ettiğimiz o güneşli günde değil, karda kışta da isteğimiz, sevgimiz hâlen canlı olabilsin.

Senin bu dili öğrenmek için zaten hazırda, bambaşka, yeterli ve sıkı sıkı sarıldığın bir sebebin olabilir. Ben şimdi burada sunacağım sebep önerilerini, öğrenmeye bahane arayanlar için yazacağım. Kimisi elle tutulur nitelikte somut, maddi şeylere, kimisi ise soyut şeylere dair sebepler zikretmenin işe yarayacağını, ilham ve motivasyon verebileceğini düşünüyorum çünkü en azından kendi dil öğrenme serüvenimde yararını gördüm.

1. İş bulma, maddi özgürlüğünüzü sağlama ihtimalinizi arttırın.

Bazen hiç alakası olmayacağını düşündüğünüz işlere başvururken bile, formda “kaç dil bildiğiniz” sorusuyla karşılaşmanız mümkün. Özellikle de Türkiye’de iş arıyorsanız, üniversite mezunu olmanın neredeyse hiç kıymetinin kalmadığını, bu mezuniyetin üzerine eklediğimiz kabiliyet ve başarıların bize iş imkanı açtığını hatırlayalım. 

Türkiye’de değil de Avrupa’da işe girme ya da iş kurma planınız varsa, zaten bu durumda İngilizce bilmeniz fazladan bir özellik değil, doğal bir gereklilik olacaktır.

2. Dilden sahiden hoşlanıyorsanız, İngilizceyi işe aracı değil, doğrudan işiniz yapın

Her ne kadar İngilizce, öğrenilen yabancı diller arasında ilk sırada olmasından ötürü bileni de en fazla olan dil olsa da, aynı zamanda sürekli olarak öğretilmeye ve o dille içerik üretimi yapılmasına da en çok ihtiyaç duyulan dil. Bu yüzden eğer İngilizce’nizi çok iyi seviyeye getirebilirseniz, dilin kendisini özel ders ile öğretme,  Türkçe bir sitenin İngilizce dilindeki versiyonunu yönetme, ürün pazarlama, ücreti iyi ödenen çeviriler gibi çeşitli iş alanlarında çalışabilirsiniz.

3. Merak ettiğiniz herhangi bir şeye dair daha kaliteli ve geniş içeriğe ulaşın

Bir sorunla karşılaştığımızda, -bu sorun arkadaşlarımızla yaşadığımız tekrar eden bir iletişim problemi de olabilir, yeni aldığımız teknolojik aleti nasıl kullanacağımızı bilemeyişimiz de- Google’a soruvermek, şu çağda çoğumuzun sıklıkla başvurduğu bir kapı. Söz konusu merakımızı gidermek için kimi zaman Türkçe içerikler yeterli olabilir. Kimi zaman ise o konuya dair ya hiç Türkçe içerik bulamayız, ya da olan içerik yetersiz kalır. Bu durumda İngilizce süper kahraman olup yardımımıza yetişir. Aradığımız şey ister küçük ve başkalarınca gereksiz bulunabilecek bir bilgi, isterse alanına yeni bir görüş katacak bir araştırmanın enformasyon kısmı olsun, ona Türkçe’de ulaşamazken İngilizce’de bulabildiğimizdeki mutluluk ve tatmin duygusu, tatmaya değer hisler.

4. Kendinize güveninizi sağlamlaştırın, sınırlarınızı sorgulama fırsatı elde edin

Her ne kadar bildiğimiz bir markanın sloganının söylediği gibi, “hayat en güzel hediye” de olsa ve onsuz – cansız diğer tüm şeyler anlamsız da kalsa, insan kendisini değerli kılmak için o en güzel hediyenin içini doldurmak, kendine verilmiş cana nitelikler katmak istiyor. Dil bilmek ve kullanabilmek de, hayatınıza katabileceğiniz değerlerden sadece biri. Ayrıca, ilginç ama bu kabiliyet diğer birçok kabiliyetle, etki alanı konusunda yarışır ve hatta onları sollayıp geçer. Mesela daha çok el gücüne dayalı marangozluk ya da hayal gücüne dayalı öykü yazma yeteneklerini geliştirdiğimizi varsayalım. Bu yetenekleri edinirken de beynimiz genişler ve yeni düşünme yöntemleri öğrenir tabii ki, kazancımız sadece o işi yaparken ürettiklerimiz olmaz. Yine de, dilin hayatımızın birçok alanına, bir başka deyişle yaşam tarzımıza olan belirgin ve büyük etkisi, dille birlikte yeni bir kültürü de tanıdığımızdan sınırlarımızı yeniden sorgulamanın bir sonucu olarak, bambaşka bir etki.

5.Kaliteli seyahat edin

Seyahat etmek, bundan belki sadece 10-20 yıl öncesine kadar büyük bir lüks ve sıradışı bir olaydı. Şimdi ise gittikçe olağanlaşan, hayatlarımızın bir parçası olan etkinliği, ister bir seyahat tutkunu olalım; istersek sadece arada bir ziyaretlerden hoşlanalım, daha “kaliteli” olarak yapmak istediğimizde, yine İngilizce bilmek bize muhteşem imkanlar sağlıyor. Yurtdışında herhangi bir yerde, yalnızca yer değiştirmek ya da yön bulmak için değil, müze gezerken, o ülkenin yerli vatandaşıyla sohbet etmek, gittiğimiz ülkeye dair kolayca iyi bir gezi rehberine ulaşmak istediğimizde de onlarca çevrimiçi ve basılı İngilizce kaynak; yardımcımız olmak için hazırda bekliyor olacak. ☺️