Sosyal medyada yazdığımız durum bildirimlerinde İngilizce bir şeyler yazmak, cool görünmek, ve istediğiniz etkileşimi yakalamak istiyorsanız, bu en güncel Instagram İngilizce sözleri bence çok hoşunuza gidecek. Sizler için özenle derledim 🙂
I didn’t change, I just grew up. You should try it once. ( Değişmedim, sadece büyüdüm. Sen de bir kereliğine denemelisin.
I love buying new things but I hate spending money. (Yeni şeyler satın almayı seviyorum ama para harcamaktan nefret ediyorum)
I’m jealous of my parents, I’ll never have a kid as cool as theirs. (Annemi babamı kıskanıyorum, asla onlarınki kadar havalı bir çocuğum olmayacak)
We all are born to die, don’t feel more special than me. (Hepimiz ölmek için doğduk, benden daha özel hissetme.)
Life is too short. Don’t waste it reading my status…. (Hayat çok kısa benim durum bildirimimi okumakla vakit kaybetme.)
The Earth without “Art” is just “Eh”. (Sanatsız dünya sadece “eh işte” dir.)
I’m so good at sleeping, I can do it with my eyes CLOSED ( Uyuma konusunda çok iyiyim, gözüm kapalı yaparım.)
People who touch your heart are always with you. (Kalbine dokunan insanlar, daima yanındadır.)
Try to be a rainbow in someone’s cloud. (Birinin bulutunda gökkuşağı olmaya çalışın.)
Stop talking about darkness and light a candle. (Karanlık hakkında konuşmayı bırakın, bir mum yakın.)
A smooth sea never made a skilled sailor. (Dalgasız deniz asla usta bir denizci yetiştiremez.)
I have nothing to lose,but something to gain. (Kaybedecek bir şeyim yok fakat kazanacak birşey var.)
My secrets of life is a book any one can take a look. (Hayat sırlarım kimsenin bakamayacağı bir kitaptır.)
I’m not lazy, I’m just on energy saving mode. (Ben tembel değilim, sadece tasarruf modundayım.)
Be an encourager, the world has enough critics already. (Cesaret vericilerden ol, dünyada zaten yeterince eleştirici insan var.)
If you’re reading this, congrats you know how to read. (Eğer bunu okuyabiliyorsanız, tebrikler okumayı biliyorsunuz.)
You can’t have a better tomorrow if you are thinking about yesterday all the time. (Her daim dünü düşünüyorsan, daha iyi bir yarına sahip olamazsın)
A person starts dying when they stop dreaming. (Bir insan hayal kurmayı bıraktığı zaman ölmeye başlar)
“The intensity in your eyes burns my pen as I write. (Bakışlarındaki yoğunluk, ben yazarken kalemimi yakıyor.)
They can kill the dreamer, but they can never kill the dream. (Hayalperesti öldürebilirler ama hayali asla.)
There are no shortcuts to any place worth going. (Gitmeye değer yerler için hiçbir kestirme yol yoktur.)