Bu yazımızda Non-action verbs de denilen Türkçedeki karşılığı durum bildiren fiiller olan stative verbs konusundan bahsedeceğiz.
- İngilizcede fiiller durum ve hareket fiilleri olarak ikiye ayrılır. Durum bildiren fiillerde bir eylem, hareket, iş olmaz. Örneğin: 33 yaşında olduğumuzu ya da hasta olduğumuzu, öğretmen olduğumuzu söylerken fiilde hareket yoktur. Cümlenin fiili, durumumuz hakkında bilgi içeriyor.
Ben bir öğretmenim → Buradan benim öğretmen olduğum anlaşılıyor.
Ancak,
Ben koşuyorum. → dediğimizde cümledeki hareketliliği, eylemi görüyoruz.
Oğlum yüzüyor. → oğlumun yaptığı bir eylem söz konusu, fiil bir hareket bildiriyor.
- Durum fiilleri Continuous Tense’lerle kullanılmazlar. Yani durum fiilleri bir süreklilik içermezler. Continuous tense’leri bir süreklilikten bahsederken kullanıyorduk.
- Durum fiillerine non-action verbs, non-progressive verbs, stative verbs veya non-continuous verbs denilebilir. Bu fiillerin sık kullanılanları şunlardır:
love / like : aşık olmak / sevmek | hate: nefret etmek |
see : görmek | hear: duymak |
feel: hissetmek | understand: anlamak |
know: bilmek | remember: hatırlamak |
mean: anlamına gelmek | prefer: tercih etmek |
want / wish: istemek / dilemek | suppose : varsaymak |
have / own: sahip olmak | belong: ait olmak |
taste: tatmak | smell: koklamak |
think: düşünmek | believe: inanmak |
forget: unutmak | realize: farkına varmak |
cost: mal olmak | look / seem: görünmek / gibi görünmek |
need: ihtiyaç duymak | be: olmak |
Farkettiyseniz tabloda koyu renkle yazılmış fillerimiz var. Bu fiiller hem present tense ile hem de present continuous tense ile kullanılıyorlar. Bu koyu renkle belirttiğimiz fiiller, present tensede kullanıldığında farklı, progressive tensede kullanıldığında farklı anlama sahip olurlar.
Birazdan örneklerle bu farklılıklara bakacağız:
have:
- I have a dog. / Benim bir köpeğim. – Cümlede sahiplik anlamı var.
- I’m having lunch at the moment. / Şu anda öğle yemeği yiyorum. – Gördüğünüz gibi sahiplik anlamına sahiplik olan have fiili bu anlamının dışında, yemek yemek anlamına sahip olduğunda progressive tense ile kullanılabilir. Çünkü yemek yemek fiili bir hareket içeriyor. Durum bildirmiyor, içinde bir hareket var.
think:
- I think she doesn’t like me. / Bence o beni sevmiyor.
- I’m thinking about my thesis right now. / Şu anda tezimi düşünüyorum. – think fiilini düşünmek, kafaya takmak anlamında kullandığımızda progressive tense tercih ederiz.
see:
- I see some people over there. / Orada bazı insanlar görüyorum.
- I’m seeing a boy from our neighbourhood. / Bizim mahalleden bir çocukla görüşüyorum.
see fiilini görmek anlamıdna kullandığımızda -ing ekleyemiyoruz. Ancak ‘görüşmek’ anlamında kullandığımızda progressive tense tercih ederiz.
be:
- Ali is a child. / Ali bir çocuktur.
- Ali is being childish. / Ali çocukça davranıyor.
Gördüğünüz gibi being dediğimiz zaman, cümleye bir hareket geldi. olmak anlamındaki be davranmak anlamına büründü.
smell:
- The rose smells great. / Gül harika kokuyor.
- He is smelling the rose. / O gülü kokluyor.
smell fiili kokmak anlamında durum bildirdiğinde present kalırken, koklamak anlamına geldiğinde bir eylem bildiriyor. Dolayısıyla koklamak, hareket içerdiğinden progressive tense ile kullanılıyor.
taste:
- The soup tastes good. / Çorbanın tadı güzel.
- The cook is tasting the soup. / Aşçı çorbanın tadına bakıyor.
Tadına bakıyor dediğimizde fiildeki hareketi görüyorsunuz değil mi? İşte bu yüzden, tadına bakmak, tatmak anlamında taste fiili progressive ile kullanılır.
look:
- The cookies look tasty. / Kurabiyeler lezzetli görünüyor.
- I’m not looking at you. / Sana bakmıyorum.
Bakmak bir hareket bildiren eylem olduğundan -ing alabiliyorken, görünmek durum bildirdiğinden present tensede çekimleniyor.
feel:
- The massage feels good. / Masaj iyi hissettiriyor.
- I’m not feeling well today. / Bugün iyi hissetmiyorum.
- I don’t feel well today. / Bugün iyi hissetmiyorum.
Son iki cümlede ise feel fiiliyle kendimi nasıl hissettiğimi anlatıyorum. feel fiilini ‘hissetmek’ anlamında kullandığımızda hem present hem de progressive tense ile çekebiliriz.
Konuyla ilgili beş tane de örnek cümleye bakalım:
- I don’t believe that you did this. / Bunu yaptığına inanmıyorum.
- Come on, wake up. The nurse is coming. / Hadi, uyan. Hemşire geliyor.
- Mike Mike doesn’t want to have lunch now. / Mike şimdi öğle yemeği yemek istemiyor.
- The price seems very high to me. / Fiyat bana çok yüksek gözüküyor.
- We don’t speak to each other anymore. / Artık birbirimizle konuşmuyoruz.
‘Stative Verbs’ yazımız bu şekildeydi. Durum bildiren fiiller konusu ile ilgili anlayamadığınız herhangi bir nokta varsa, yorumlara yazmanız yeterli olacaktır. Yorumlara bıraktığınız soruları yanıtlayarak konuyu daha iyi kavramanıza katkıda bulunmaktan mutluluk duyarız. Herkese iyi çalışmalar diliyoruz.