İngilizce, dünyada en çok öğrenilmeye çalışılan ikinci dildir. Çalışma kaynaklarına ulaşmanız hiç bu kadar kolay olmamıştı. Artık İngilizce öğrenme kaynakları bir parmağınızın ucunda. Bununla birlikte sıklıkla karşınıza gizli ipuçları, kestirme yollar vaadeden bir sürü yazı çıkıyor. Ayrıca dil öğrenme gelişiminizi takip eden bir sürü çevrimiçi uygulama var. Eskiden dil gelişiminizi gösteren tek şey sınıflarda yapılan quizler ve yazılı sınavlardı 🙂 Peki İngilizceyi hızlı öğrenmeniz gerekiyorsa, vakit kaybetmeden öğrenmek istiyorsanız, bunca kaynak arasında sonuca ulaşmanızı sağlayacak en kolay hangileridir?
Bu yazımızda, hedefinize hızlı ve en kolay yoldan ulaşmanızı sağlayacak maddeleri adım adım bir özet halinde sıraladık. Sıralayacağımız bu 12 maddede:
Hızlı ilerleme sağladığı kanıtlanmış tekniklerden,
Bu tekniklerin neden işe yaradığından,
Bu teknikleri takipte kalmanıza yardımcı olacak bazı kaynaklardan söz edeceğiz.
İngilizceyi Hızlı ve Kolayca Öğrenmek için 12 Tavsiye
1. Mümkün olduğunca çabuk konuşmaya başlayın
İngilizce konuşmayı hızlıca öğrenme konusunda kararınız kesinse, yapacağınız şey belli: İngilizceyi akıcı bir şekilde konuşan biriyle düzenli olarak sohbet etmek.
Zihninizde yarattığınız engelleri ne kadar hızlı aşarsanız, kendinize güvenerek konuşmaya da o kadar hızlı başlarsınız.
2016 yılında Michigan Üniversitesi’nin yayınladığı bir çalışma , dili webcam üzerinden canlı derslerde sohbet ederek öğrenmeye yönelen öğrencilerin geleneksel yöntemleri kullanan öğrencilerden çok daha hızlı bir şekilde öğrendiklerini gösteriyor. Bilim insanları dili yeni öğrenmeye başlayan öğrencileri iki gruba ayırıp gözlem yapıyor:
- A grubundaki öğrenciler dilbilgisi ve kelime çalışmaları yaparak dili öğrenmeye çabalıyorlar.
- B grubundaki öğrenciler ise, dili konuşma yaparak ve video teknolojisini kullanarak öğrenmeye çalışıyorlar.
Yapılan gözlemlerin ardından 12 hafta sonra, A grubundaki öğrencilerin kayda değer bir gelişme göstermedikleri gözlemlenirken B grubundaki öğrencilerin gözle görülür şekilde dil becerilerini geliştirdikleri kaydediliyor. Konuşma yaparak ve video izleyip dinleyerek İngilizcesini geliştirmeye çalışan B grubundaki öğrenciler daha geniş bir kelime haznesine sahip oluyorlar. Bu öğrenciler aynı zamanda dinlediğini anlama sınavlarında daha başarılı olup dil bilgisini daha iyi bir şekilde kullanabiliyorlar. Bununla birlikte bu gruptaki öğrenciler kendilerine daha fazla güvenerek konuşuyorlar.
Kısacası bu çalışmadan şunu çıkarıyoruz: haftalarca düzenli olarak kelime çalışmaları, dilbilgisi alıştırmaları yapsanız da bu teorik öğrenme yöntemlerini konuşma yaparak bütün haline getirmezseniz onca çabayı heba etmiş olursunuz. Kendi sesinizi duymadan, ağzınızdan tek kelime çıkmadan sadece yazarak kelime çalışması, dilbilgisi çalışması yapmanız ve hiç kimseyle diyaloğa girmeyişiniz size konuşma becerisini kazandıramıyor maalesef. Bu çalışma yöntemleri belki size de tanıdık gelmiştir. İngilizce öğrenmeye çalışılırken sıkça yapılan hatalardandır bu sıraladığımız teorik öğrenme metodları. Şu sözleri kaç kere duyduğunuzu sayamadınız değil mi “Anlıyorum ama konuşamıyorum!” İngilizce öğrenmeye çalışan çoğu insan duyduklarını anladığını ama karşılığında yanıt veremediğini belirtiyor. Hatta Çağrı hoca bununla şöyle bir video çekmişti. Belki izlemek istersiniz:
Neyse ki artık İngilizce pratik edebileceğiniz, evinizin rahatlığında hiç bir yere gitmeden konuşarak dilinizi geliştirebileceğiniz bir dönemdeyiz. Dilerseniz ana dili İngilizce olan öğretmenlerle konuşma dersleri yapıp konuşma becerinizi hızlıca geliştirebilirsiniz.
2. Okumaya başlayın
Yine, şimdi okuma materyallerine, metinlerine erişmek o kadar kolay ki! diyerek bir giriş yapacağım ama gerçekten öyle 🙂 Eskiden seviyeli okuma kitapları dediğimiz reader’lar kitapçılara sınırlı sayıda geliyordu, sınırlı çeşitte geliyordu. Dolayısıyla sevdiğiniz kitap türünü seçme lüksünüz yoktu ve kitapçıda ne bulursanız alıp çıkıyordunuz. Bununla birlikte kitap okurken bilmediğiniz kelimelere bakmak için kalın İngilizce sözlükler kullanıyor yine de o kelimenin nasıl okunduğunu hiçbir zaman öğrenemiyordunuz. Artık durum böyle değil; hem çok çeşitli okuma kaynağı var ve bunların arasında ücretsiz ulaşabileceğiniz enfes kaynaklar var, hem de anlayamadığınız şeyleri Google Translate ile çevirip öğrenebiliyorsunuz. Bununla birlikte Tureng gibi sesli sözlüklerle öğrenmek istediğiniz kelimelerin telaffuzunu anında duyabiliyorsunuz. Biz nerede… Anca öğretmenden duyacağız da bir kelimenin sesletimini öğreneceğiz… Bununla birlikte öğrenmek istediğiniz kelimeyi Glosbe gibi platformlarda cümle içinde görebiliyor, YouGlish gibi ortamlarda bilmek istediğiniz kelimenin telaffuzunun geçtiği videoları izleyerek öğrenmenizi pekiştirebiliyorsunuz. Shakespeare okumaya henüz hazır değilseniz şunlara bir göz atabilirsiniz:
- Buzzfeed, Mashable ve Upworthy gibi okuması kolay olan internet sitelerinden ünlü dedikodularına kulak kabartabilirsiniz,
- Ana dilinizde sevdiğiniz bir kitabın İngilizce çevirisini okuyabilirsiniz,
- Arama çubuğunuzu hedef diliniz olan İngilizce yaparak arama sonuçlarına bu dilde ulaşabilirsiniz.
- Twitter ve Instagram gibi sosyal medya mecralarından sevdiğiniz ünlüleri takip paylaşımlarını okuyarak İngilizcenizi geliştirebilirsiniz.
- Eğer haber okumayı seviyorsanız NewsinLevels sitesinden seviyenize göre günlük haberlere erişebilirsiniz. Bu sayede hem dünya gündemini takip etmiş hem de hedef dilde okuma yapmış olursunuz.
Okuma yaparken öğreneni en çok zorlayan ve pes edip okumayı bırakmasına sebep olan şeylerden biri ise bilmediği kelimelere bakmak için okumayı sıkça keserek daha birinci sayfadan bir sürü bilinmeyen kelimeyle boğuşmaktır. İngilizceyi kitap okuyarak pekiştiren biri olarak şunu söyleyebilirim ki bir sayfada onlarca kelime çıkardığım günler oldu, ki bu günlerde ne Tureng, ne Google Translate, ne de Glosbe gibi sözlükler vardı. Açıyordum sözlüğü ve bakıp anlamını altına yazıyordum ama nasıl bir hayal kırıklığı yaşadığımı anlatamam. Sürekli sözlüğe bakmaktan kitaptan hiçbir şey anlamıyor ve tat almıyordum açıkçası. Kalıcı bir kelime hazinesine sahip olmam hiç de öyle kolay olmadı anlayacağınız. Yapılan araştırmalar sonucu Oxford, öğrenildiğinde İngilizce’nin %90’ını kolayca anlayabileceğiniz 3000 kelimelik bir liste hazırlamış. Oxford 3000 Kelime Listesini deneyebilirsiniz. İngilizce okuma becerilerinizi nasıl geliştireceğinizi öğrenerek İngilizce okuma yapmaktan daha keyif alır hale gelebilirsiniz.
3. Kendinizi sorumlu kılın
İngilizceyi hızlı öğrenmek istiyorsanız, düzenli çalışmayı alışkanlık haline getirmelisiniz. Hayatın akışında düzeninizi hiçbir zaman aksatmadan çalışmalarınıza devam etmenin bir yolunu bulmalısınız.
Bunun için alarm kurabilir, belirlediğiniz vakitlerde harekete geçebilirsiniz. Böylece iş ya da öğrencilik hayatının yoğun temposunda kendinize zaman ayırıp İngilizce öğrenme rutininizi aksatmadan yerine getirebilirsiniz. Artık hangi vakti seçeceğiniz de size kalmış, ben iki alarm kuruyorum mesela: biri sabah erken vakitlerinde henüz hiç bir işe başlamadan, diğeri ise akşam 10.30 -işlerimi bitirip çocuğumu da uyutup sorumluluklarımdan sıyrılıp kafamın rahatladığı vakit diye seçtim-
Bazı insanlar ise, biriyle birlikte çalışmayı daha çok sever ve onların motivasyonu da bu şekilde canlı kalır. Çünkü bu durum size bir sorumluluk yükler ve İngilizce çalışma görevinizi atlayamazsınız. Arkadaşınız çalışmanızı yapıp yapmadığınızı sorar, anlamadığınız yerleri karşılıklı ele alabilirsiniz vs. Ben yeni öğrendiğim şeyleri hemen paylaşmayı çok severim. Bu aralar Fransızca çalışıyorum, artık ev ahalisi de alıştığından ‘E bugün bize ne öğretiyorsun?’ diye sorguya çekiyor beni ve bu durumda rutinimi aksatmadan çalışma zorunluluğu hissediyorum üzerimde. Çalışmazsam onlara da öğretemem 🙂
Amerikan Eğitim ve Gelişim Derneği’nin yaptığı bir çalışmaya göre dil öğrenirken kendinizi sorumlu tutacağınız birileri olursa hedefinizi % 65 tamamlama ihtimaliniz oluyormuş. Dahası, eğer biriyle gelişiminizi paylaştığınız bir öğrenme durumu söz konusuysa, bu ihtimal %95’e kadar çıkabiliyormuş.
Kısacası, gelişiminizi karşılaştırabileceğiniz ve birlikte takip edebileceğiniz sizin gibi İngilizce öğrenen bir arkadaşınızla hedefi tutturma şansınızı artırabilirsiniz. Ya da sevdiğiniz ve saygı duyduğunuz bir öğretmenle dil öğrenme sürecinizi takip edip kendinizi birine karşı sorumlu tutarak öğrenme yüzdenizi daha da artırabilirsiniz.
4. Kendinize “Akıcı olacağım” hedefinden daha ölçülebilir bir nokta belirleyin
‘İngilizce’de akıcı olmak, akıcı bir şekilde İngilzce konuşmayı istemek’ gibi hedefleri sıkça duyuyorsunuzdur. Peki ama İngilizce öğrenme yolcuğunuza henüz başlamışsanız, böyle bir hedef sizin için elle tutulur, varılabilir bir hedef mi? Daha ilk adımı atmışsınız ve yolun da ucu bucağı yok, hedefiniz bu kadar ilerideyken kendinizi sürekli aynı hızda ve tempoda tutmanız çok zorlayıcı olmaz mı?
Bu yüzden yolu parçalara ayırıp bölüm bölüm, adım adım ilerleyin. Her bir bölümü aştığınızda bir görevi tamamlama sevinci, yolun bir sonraki bölümüne daha yüksek tempoda ilerlemenizi sağlar. Şunu unutmayalım ki kendi ana dilimizde bile hala her gün bir şeyler öğreniyoruz. Yapılan araştırmalar, çoğu insanın orta yaşlarına kadar kendi ana dilinde bile her gün ekstra bir kelime öğrendiğini gösterirken nasıl olur da biz İngilizce’deki tüm kelimeleri bilip her şeyi anlamayı hedefleyebiliriz?
Dolayısıyla kendinize ölçekleyebilceğiniz, takibini yapabileceğiniz hedefler belirleyin. Hedefleriniz ne kadar ve iyi olursa, onlara ulaşmanız da o kadar hızlanacak ve kolaylaşacaktır. Demek istediğim hedefiniz belirli, ölçülebilir, ulaşılabilir ve zaman sınırlamasına bağlı olmalıdır. Belki son maddeyi biraz açmam gerekebilir: istediğiniz hedefe ne kadar sürede varacağınızı belirlemelisiniz. Şimdi bu saydığımız özellikleri göz önünde bulundurarak örnek hedefler verelim:
- 7 ay içinde iş ortaklarımla İngilizce konuşup anlaşabilmek ve sözlük kullanmaksızın e-postalarına hızlıca dönüş yapabilmek.
- 4 ay içinde genel konular hakkında (hava, turizm, spor, sanat vb.) ana dili İngilizce olanlarla konuşabilmek.
- 8 aylık bir online eğitimin ardından TOEFL sınavından 100 puan alıp Kaliforniya Üniversitesi’ne kabul edilebilmek.
Hedefinizi belirlerken bu örnekleri göz önünde bulundurarak kendinize daha ulaşılabilir ve sürdürülebilir hedefler oluşturabilirsiniz.
5. Kişisel hedefinizi unutmayın!
4. maddede nasıl hedef belirleyebileceğinizden bahsettik. Kendi amaçlarınıza has hedefinizi koyduktan sonra önemli olan bir diğer mesele de koyduğunuz hedefi mıh gibi aklınızdan hiç çıkarmamanız. İngilizceyi hızlı öğrenmek istiyorsanız hedefinizden hiç şaşmamalısınız.
Bunun kolay olmadığını ve bunun inanılmaz çaba ve enerji gerektirdiğini biliyoruz. Dolayısıyla hedefinizden şaşmamak adına sizi motive edecek bir sebep bulmalısınız. Bu sebep kimi için dıştan gelen, zorunlu bir hedef olurken kimi için içsel bir motivasyon olabilir. Mesela İngilizce’yi bu dilde eğitim veren bir üniversitede okumayı kendine hedef belirleyen biri okuyacağı bölüme yönelik özel kelimeleri ve özel ifadeleri çalışmalıdır. Ancak böyle hedefine daha hızlı ulaşabilir. Eğer İngilizce’yi iş için öğrenmek istiyorsanız, bu defa da Business English / İş İngilizcesi çalışmanız gerekecektir. Başka bir örnek de yabancı müvekkillerle muhatap olan hukukçular. Hukukçuysanız ve İngilizcenizi bu anlamda geliştirmek istiyorsanız bu defa da bu alana yönelik olarak Hukuk İngilizcesi çalışmanız gerekecektir. Çünkü her alanın kendine has bir jargonu vardır. Mesela, tıp okuyan biri de Tıp İngilizcesi çalışarak tıp jargonunu öğrenecek ve kendini bu yönde geliştirecektir.
Bu adım, genel bir içeriğe sahip olan hatta kimi zaman hiç kullanmayacağınız ifadelere yer veren klasik ders kitaplarından kurtularak zaman kazanmanızı sağlayacaktır. Vaktinizi hayvanat bahçesindeki hayvanların isimlerini hatırlamaya çalışmakla geçirmenin ne faydası var ki! Bu sizin iş toplantılarında yapacağınız sunumlarda pek de işe yaramayacaktır. Yöneldiğiniz hedefe özgü bir çalışma planı ve kelime listesi takip ederseniz amacınıza daha hızlı ve kestirmeden ulaşırsınız.
6. Kelime dağarcığınızı genişletmek için şimşek kartları deneyebilirsiniz
En baştan uyaralım: flaşkartlar eğer cümle içinde kullanılmış bir örnek vermeden hazırlanmışsa, vefasız bir arkadaş gibi size zaman kaybettirip boşa kürek çektirebilir.
Ancak, bu kartları konuşma ve dinleme pratiği ile desteklerseniz o zaman hız kazanabilirsiniz. Neyseki günümüzde size yardımcı olabilecek pek çok ücretsiz uygulama var. Hem bu uygulamalar sayesinde bizim zamanımızdaki gibi yanınızda kart taşımanıza gerek de yok. Kartlarınız her an sizinle, cebinizde! Bizim en sevdiklerimizden bazısı şunlar:
- Tinycards
- Memrise
- Word Power Lite
- Quizlet
Bu konuyla ilgili bir de iyi haber vereyim, Batı Ontario Üniversitesinden bir profesörün yaptığı çalışmaya göre gündelik hayatta konuşulanları % 75 oranında anlayabilmek için sadece sıkça kullanılan 800 kelimeye ihtiyacınız var. Flaşkartlarla bu hedefe ulaşabilmeniz elbette mümkün! Yapılabilecek bir şey. Bu konuyla ilgili size yol gösterici olabilecek bir diğer yazımızı da buraya ekliyorum İngilizce Kelime Öğrenmenin En İyi 5 Yolu .
7. Bütün halinde öğrenin
Evet kelime çalışmak, flaşkartlar kullanmak elbetteki yararlı ama cümleleri bir bütün olarak öğrenmek çok daha faydalı. Dil meraklıları bu yönteme ‘cümle madenciliği’ diyor. İnternette ‘sentence mining’ diye bir arama yaparsanız evde İngilizce öğrenmenin en hızlı yolunun bu yöntem olduğuna yemin dahi edebilecek dil öğrenme heveslilerini bulabilirsiniz. Bir bütün halinde (chunk) öğrendiğiniz ifadeleri daha çabuk uygulamaya ve konuşmanıza yerleştirmeye başlıyorsunuz. Bir kelimeyi kullanıldığı bağlamda görmek, o kelimeyi en doğru şekilde öğrenmenizi ve kullanmanızı sağlar. Yine bir örnek vermek isterim: yeni öğreneceğiz kelime ‘fluctuate’ olsun. Açtınız İngilizce- Türkçe sözlüğünüzü ve gördüğünüz anlam şu: dalgalanmak. Peki neyin dalgalanması, bildiğimiz deniz dalgası mı yoksa bir şeyin alçalıp yükselmesi, değişiklik göstermesi anlamındaki bir dalgalanma mı? İşte buna ancak ‘fluctuate’ kelimesini bir cümle içinde, bir bağlamda gördüğünüzde karar verip kelimeyi içselleştirebilirsiniz. Dilerseniz bu konuyu daha detaylı anlattığımız Kalıcı bir kelime hazinesi nasıl edinilir yazımıza bakabilirsiniz.
8. Şarkılara eşlik edin
Müziğin evrensel bir dili var değil mi? Hiç bilmediğimiz bir dildeki müziğin duygularını anlayabiliyoruz. Dolayısıyla dil öğrenmede de güçlü bir araçtır müzik.
Müzik dinlemek seslerin söylenişini daha iyi duymanıza, dinleme becerinizi gelitirmenize ve cümle yapısını algılamanıza yardımcı olur. Müzikteki ritim de bu öğrenmeyi daha kalıcı hale getirip hatırlamanızı kolaylaştıracaktır. Lisedeyken çoğu dilbilgisi sorusunu dinlediğim İngilizce şarkıları hatırlayarak doğru yanıtladığım bir gerçek. Her ne kadar şarkılar konuşma dilinde olup bir ritim tutturmaya çaba gösterdiğinden dilbilgisi kurallarını çiğnemeye yatkın olsa da büyük çoğunluğu kurallara uygun ve akılda kalması inanılmaz kolay. Yine bir araştırmayla geldim, ilginç bir araştırma başka bir dilde müzik dinlemenin dilbilgisi kurallarını kolaylıkla fark edip içselleştirmeye vesile olduğunu ortaya koymuş. Tıpkı çocukken konuşmayı öğrenirken yaptığımız gibi.
Ne güzel ki artık İngilizce müziklere de şarkıların sözlerine de ulaşmak çok kolay. Üstelik dünya dolusu para ödemenize de gerek yok. Biz şarkı sözlerine ancak dergilerden ulaşabiliyorduk. Yabancı şarkıların olduğu kaset ve CD’ler de çok pahalıydı. YouToube’da şarkı sözlerinin müzikle aynı anda hareket ettiği bir sürü video var, bu sayede hem ücret ödemeden hem de sözlerin hiçbirini kaçırmadan şarkıyı öğrenip birlikte söyleyebiliyorsunuz. Bunun dışında:
- Lyrics Training uygulaması ‘boşlukları tamamla’ alıştırmalarıyla sevdiğiniz larkılar vasıtasıyla dinleme becerilerinizin gelişmesine çok büyük bir katkı sağlıyor.
- Radio Garden sayesinde tüm dünyadaki müziklere erişip dinleyebiliyorsunuz.
- Eğer hala içinizdeki çocuğu büyütüyorsanız, çocuk şarkılarını seviyorsanız da size British Council’in çocuklar için hazırlamış olduğu seçkiyi önerebiliriz. ‘Aman bu yaşta da çocuk şarkısı da dinlenilir mi canım’ demeden önce bir şans vermenizi isterim. Öğrenmenizi hızlandıracağından eminim.
9. TV izleyin
Dizi izlemek, İngilizce öğrenmenin en iyi yollarından biri. Ama hangisiyle başlamalı, hangisini izleyerek İngilizce öğreniminize en büyük katkıyı sağlarsınız? Yapılan araştırmaya göre İngilizce öğrenenlerin en çok tercih ettiği 5 dizi şöyle:
- Friends (İngilizce öğrenenlerin en çok tercih ettiği dizi)
- How I Met Your Mother
- CSI
- House
- The Big Bang Theory
Elbette bu dizileri izlerken alt yazı olarak İngilizce kullanmalısınız, illa ki kendinizi güvende hissetmek istiyorsanız üst kısmı Türkçe altyazı, altında ise muhakkak İngilizce altyazıyla diziyi takip etmelisiniz. Eğer Netflix hesabınız varsa, size önerim Netflix’in Language Learning with Netflix eklentisini kullanmanız. Netflixle İngilizce nasıl öğrenebileceğinizi yazığımız Netflixle İngilizce Öğrenmek yazımıza göz atabilirsiniz.
10. Ana dili İngilizce olanların Türkçeyi nasıl konuştuklarını dinleyin
Ana dili İngilizce olupta Türkçe öğrenen ve Türkçe konuşmaya çalışan tanıdığınız birileri muhakkak vardır. Onlarla Türkçe konuşurken dikkatli dinleyin, nerelerde en çok hata yaptıklarına kulak kesilin. Dinlerken ‘hmm, bu kurduğu cümle pek de doğru değil’ diyebilirsiniz içinizden.
Bu hatalar genellikle dilbilgisi ve cümle yapılarında gözlenir, siz de buradan Türkçe ile İngilizcenin yapısal farklılıklarını görüp kendinize ders çıkarabilirsiniz. İki dil arasında yapı farklarını ayırt edebildiğinizde öğrenmenizde belli bir hızlanma olacaktır.
11. Cep telefonunuzu ve sosyal medya hesaplarınızın dil ayarlarını İngilizce yapın
Diyelim İngilizcenin temeline sahipsiniz ve ilerlemeniz gerekiyor. Bu noktada kendinizi hedef dile daha fazla maruz bırakmanız gerekecektir.
Bugünlerde telefonlarımız ve sosyal medya hesaplarımız bir uzvumuz haline geldiğinden dil ayarlarını İngilizce yaptığımızda gezinirken kendimizi bu sayede dile maruz bırakmış oluruz. En azından sözlüklerde bulamayacağımız yeni nesil yaşamın doğurduğu ‘newsfeed, sponsored content’ gibi yeni kelimeleri dağarcığımıza yükleyiveririz.
12. Sizin gibi İngilizce öğrenenlerden oluşan bir topluluk bulun
İngilizcede biraz daha ileri seviye ulaştığınızda görüşlerinizi, ilerlemenizi, eksikliklerinizi sizin gibi İngilizce öğrenenlerle paylaşmanız motive edici olabilir. Evden çalıştığımız bugünlerde şu öğrenme toplulukları ihtiyacınızı karşılayabilir:
- Reddit’in İngilizce Dil Forumu
- İngilizce öğrenenlerin oluşturduğu Facebook gruplarına dahil olun. Ararken ‘ESL learners’ şeklinde bir anahtar kelime kullanabilirsiniz.
Özetle İngilizceyi hızlı ve kolay öğrenmenin tek sihirli formülü çok fazla pratik etmek. Aslında ‘pratik etmek’, istediğiniz herhangi bir konuda ustalaşmanın tek anahtarı. Boşuna dememişler ‘Practice makes perfect’ diye.
Dolayısıyla dil öğrenirken yaptığınız hataları sevin, sizi bir adım daha ileriye taşıyacak çok değerli taşlar onlar. Şu an çok iyi İngilizce konuşan herhangi biri muhakkak başlangıçta çok kötü hatalar yapmıştır. Önemli olan hatalarınızı kucaklayıp üzerine yenilerini ekleyerek deneyim kazanmanızdır.
Onları kucakladıkça İngilizceyi de hayatınıza dahil etmeye başlayın. Bu süreçten keyif almanın yollarını bulun. Ben İngilizceyi öğrenirken kendimi İngilizceye maruz bırakabileceğim çok sayıda kaynak yoktu. Gündelik hayatımda İngilizceye yer vermek için eve gelen kutuların üzerini okurdum: salça kutusunun arkasında hem Türkçesi var hem İngilizcesi, gofretin arkasındaki içindekiler bölümünü Türkçe ve İngilizcesini karşılaştırarak anlamları zihnimden eşleştirmeye uğraşırdım. Telefonum olduğunda da hemen dilini İngilizceye çevirmiştim. Bunlar size çok komik gelebilir ama siz de farklı yöntemlerle İngilizceyi hayatınıza dahil edebilirsiniz. Günümüzde erişebileceğiniz bir sürü nitelikli İngilizce içerik kaynakları mevcut. İngilizce kitap okuyun, başka İngilizce öğrenen insanların oluşturduğu gruplara dahil olun, YouTube izleyin, Beatles şarkılarını dinleyip şarkılara eşlik edin, podcast dinleyin. Artık hangisini seçeceğiniz size kalmış. Hiç zamanım olmuyor diyorsanız, bu saydıklarımın bir kısmını başka işler yaparken bile gerçekleştirip tamamlayabilirsiniz. Örneğin ben ütü yaparken takip ettiğim İngilizce podcastin yeni bölümlerini dinliyorum. Yemek yaparken çok sevdiğim Grimm Masallarını İngilizceden dinliyorum. Pür dikkat dinlemesem bile evde sürekli Euronews, BBC, TRTWorld gibi İngilizce yayın yapan haber kanalları açık. Bu şekilde İngilizceyi hayatımın içinde var etmeye çalışıyorum. Umarım bu yazıda belirttiğimiz 12 adım sizin için de faydalı olur. Görüşleriniz ya da sorularınızı bizimle yorumlarda paylaşabilirsiniz. İngilizceyle kalın…